Skip to main content

2015 yeni yıl, yeni umutlar, yeni sevinçler… Ve blog sayfamın ilk yazısı Arkadaşım Hoşgeldin. Tolga Çevik‘in programı Arkadaşım Hoşgeldin’i bilmeyen yoktur herhalde. Ülkemizdeki en kaliteli, en komik ve en izlenilesi programlarından biri şüphesiz. Arkadaşım Hoşgeldin’in formatı, aynı zamanda en güzel yanı. Herhangi bir senaryo, plan yada program olmadan, tamamen doğaçlama ilerlemesi. Sıkılmadan izliyorsunuz, eğleniyorsunuz ve yaklaşık 2 saat boyunca çene kaslarınızı hunharca yorarak gülüyorsunuz. Hele birde sahnede canlı olarak izliyorsanız işte o zaman daha bir güzel eğleniyorsunuz.

Gülmenin keşfi
Ne yazık ki benim Arkadaşım Hoşgeldin’i keşfetmem biraz geç oldu. Televizyon ile aram hiç yoktur, kendimi bildim bileli televizyon izlemem. Oturupda birşeyler izlemeye çalışsamda sıkılırım. Zaten sürekli reklam çıkar izleyemessiniz. Kanalın kocaman logosu, filmin adı ekranda sürekli kaldığından odaklanamazsınız kolay kolay. Hadi onları geçtim eğer bir futbol maçı varsa o an oynanan, skoru gösteren kocaman bir alan olur mutlaka. Alttan geçen reklamlara, az sonra şu var, şunun bitmesine bu kadar var gibi sinir katsayısı arttırıcılarına hiç değinmiyorum. Birşeyler izleme ihtiyacı duyarsam ya bilgisayardan izlerim yada belgesel kanallarından birini açarım. Dikeledi adlı bir leoparın hayatını, Sibirya soğuğunda eş bulmak için yuva yapmaya çalışan renkli kuşu ya da 25 metrelik sperm balinasının yavrusunu, orcaların saldırılarından nasıl korumaya çalıştığını ama ne yazık ki başarılı olamayışını izlerim. Sadece hayvanlar ile ilgili değil, ülkelerin kültürleri, tarihlerini, bilim ve uzay ile konularıda takip ederim. Hal böyle olunca 2007-2011 yılları arasında yayında olan Komedi Dükkanı’nı televizyonda hiç izleyemedim.

Fakat Tolga Çevik kimdir biliyorum filmlerini takip ediyorum. Vizontele olsun, Organize İşler olsun takdirle, beğeniyle izliyorum. (Organize İşler ülkemizde yapılmış en iyi komedi filmlerinden biri bence.) 2012’de İzmir’deki öğrencilerimle gittiğimiz Sen Kimsin? ve sonrasında gelen Patron Mutlu Son İstiyor filmlerinizde aynı beğeniyle izledim. 2013 yılının başlarında yani İstanbul’a yeni taşındığım sırada, Tolga Çevik ile ilgili bir yazı denk geldi okudum ve sonrasında Komedi Dükkanı’ndan bir bölüm izlemeye başladım. O zamandan bu zamana izlemeyi bırakamadım! Masaüstü bilgisayarımda çift ekran çalıştığımdan, monitörlerden birinde çalışırken, diğerinde tam ekran Komedi Dükkanı izler oldum. Hemde tüm bölümlerini birkaç kez izledim, halada izliyorum.

Şundan da adım gibi eminimki Tolga Çevik benim kadar çok izlememiştir. Ha diyeceksiniz ki kaç kere izlenebilir? İnanın saymadım ama her izlediğimde güldüm ve hiç sıkılmadım. Evet hakikaten ben neden sıkılmadan izleyebiliyordum? Normal değilmiydim acaba? Bu sorunun cevabını inanın bende bilmiyorum ama çok uzun bir süredir izliyorum ve sıkılmadım henüz ileride ne olur bilemiyorum. Çok önceleri bir kaç kez tiyatro tecrübem oldu ve ne kadar zor olduğunu biliyorum. Hatta ailem bu konuda bana hep sen tiyatrocu ol yeteneklisin üzerine düş derlerdi. Devam etmeyi çok istedim fakat olmadı hayalimin peşinden gidemedim o sıralar. Hala içimde bir uktedir ara ara aklıma gelir. Belkide bu yüzden tiyatro çok hoşuma gidiyor ve sıkılmıyorumdur bilemiyorum.

Arkadaşım Hoşgeldin ile yeniden
Arkadaşım Hoşgeldin adı ile 2013 sonunda yeniden başlaması beni çok mutlu etti. Hele birde ekibe katılan Ezgi Mola’yı görünce, “amanın dedim ikiliye bak!” Hemen bilet araştırması yaptım. Fakat bilet almak kolay değil Biletix sitesinden. İnanın ben bu kadar kullanıcı düşmanı bir site görmedim. Bilet almaya değil, bilet aldırmamaya çalışıyor sanki. Sürekli olarak sayfa hatası, seçtiğiniz blokta koltuk yok, o sayıda koltuk yok, bu sayıda da yok, koltukta yok, valla yok, yeniden deneyin vs. gibi bir sürü hata veriyor. Büyük uğraşlar sonucu Bostancı Kültür Merkezindeki gösteriye bilet almayı başardım. Hande Yener’in konuk olduğu bölümü izledik hep beraber ve çok eğlendik. Tiyatroda canlı olarak izlemek hakikaten çok başka. Sahneye çıkmayı çok istiyordum fakat yerimiz uzaktı ve ben çıkana kadar çoktan birileri sahneye çıkmıştı bile. Sonrasında ailemi ziyarete gittiğim bir gün uçakta Tolga Çevik ve oğlu ile karşılaştım. Çok mutlu oldum fakat sadece “Aaa merhaba” dedim ve karşılığında da bir “merhaba” alıp, arkaya doğru ilerledim.

O an ne yapılır ki zaten “Tolga abi severek izliyorum” diyip sohbete giremezsin ki. Belki uçağa biraz daha erken gelebilseydim, uçağı beklerken bir iki satır konuşup, hatıra bir fotoğraf için izin isteyebilirdim ama olmadı, şans işte. Uçaktan iner inmez hızlı adımlarla yürüdüm ama göremedim. Aradan birkaç ay geçti. Gösteri için bilet bulmayı başardım ve tekrar gittik Arkadaşım Hoşgeldin’i izlemeye. Bu kez BKM sahnesindeydi ve yine sahneye çok uzak bir yerdeydik. Fakat yine gülmekten çene kaslarımız ağrımıştı. O gün arkadaşlarla şöyle bir düşündük bizi bu kadar güldüren başka ne var diye bulamadık. En önemlisi ise esprilerde bir tane küfür yada argo söz duymadan bu şekilde gülüyor, eğleniyorsunuz. Küfür olmasın, küfür ile güldürmek olmaz diyenlerden değilim fakat küfür olmadan bu kadar güldürebilmek hakikaten büyük başarı.

Şu şöyledir, bu böyledir, diyecek yada tiyatro konusunda ahkam kesecek biri değilim kesinlikle, fakat bildiğim bir şey varki o da Tolga Çevik ve ekibi gerçekten çok kaliteli, düzeyli, saygılı ve amacını en iyi şekilde yerine getiren bir gösteri yapıyorlar. Hemde bunu bir metine bağlı olmadan, doğaçlama şeklinde gerçekleştiriyorlar. Bence saygı duyulması gereken en önemli nokta bu. Tolga Çevik ve sanatına söylenecek bir şey yok, çok iyi tartışmasız. Fakat dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama ekibin diğer üyeleride çok iyi işinde. Zaten bu kadar uyumlu bir çalışma başka türlü yapılamazdı. Örneğin Ezgi Mola, onun dışında Arkadaşım Hoşgeldin için kadın oyuncu kim olabilir diye düşündüğünüzde aklınıza isim gelmiyor. Belki Ezgi Mola’yı görmeden önce bir kaç isim sayabilirdiniz ama gördükten sonra sahneye yakıştırıyorsunuz ve alternatif bulamıyorsunuz. Özer Atik’e gelince zaten söylenecek laf yok. Gerçek bir müzisyen bir insan herşeyi bu kadar iyi çalar mı yahu? Bu arada sahnede İbanez kullanıyor benimde İbanez gitarım var demekki doğru yoldayım. Tabi benimki hobi ve doğru dürüst bir kaç parça çalabiliyorum.
Bir parçası var albümünde olmayan sözleri şöyle:

“Yarın ayrı bir gün değil gülüm, yarın da aynı güneş doğacak
Hayat aynı hep aynı gülüm, yanında bu çocuk olamayacak
Güle güle git, düne inat yaşa… ”

Bu parçayı Komedi Dükkanı iken 77. bölümde söylüyor. İnternette aramadığım yer kalmadı sadece buradaki video var ne yazık ki ve farkettim ki herkes bu şarkıyı arıyor fakat bulamıyor. Web sayfasına buradan ulaşabilirsiniz. Flash ile hazırlanmış bir site olduğundan mobilde sıkıntı yaşayabilirsiniz. Keşke fırsatım olsa web sitesini baştan yapsam. Ücret falan değil derdim yanlış anlaşılmasın, yapmış olmak bile bana yeter. sadece Özer Atik’in değil, tüm ekibin web sitelerini yapmak isterim.

Suzan Kardeş hakkında söyleyeceğim, web sayfasındaki “Bir kızıl goncaya benzer dudağın” adlı eseri bir dinleyin. Zaten sonrasında internette biraz araştırma yapın ve ne kadar yetenekli ve bu yeteneğini ne kadar farklı dallarda kullanmış göreceksiniz. İnternet ansiklopedilerinde “makyaj uzmanı” olarak bahsediliyor. Fakat bunun yanında ses sanatçısı ve oyuncu. Sadece Türkçe değil Boşnakça söylediği birkaç şarkı var belki denk gelebilirsiniz internette, o kadar güzel ve o kadar sizi alıp bir yere götüren tarz şarkılar ki anlatamam. Fırat Doğu Parlak yani bilinen adıyla yönetmen gerçek hayatında da yönetmen. Bir bölüm izlediğinizde nasıl bir yeteneğe sahip olduğunu görebiliyorsunuz benim anlatabileceğim birşey yok. Ekibin diğer üyeleride aynı şekilde yetenekli kimseler. Başında da dediğim gibi sağlam ve yetenekli bir kadro olmalı ki iyi bir iş çıksın. Umuyorum hiç dağılmazlar ve bu kalitede devam ederler.

Ülkemizde tiyatro izlenmiyor biliyorsunuz. Tiyatro yerine mafya dizileri, ağalı diziler, gösterişli yaşamların çok kötü oyunculuklarla sergilendiği diziler izleniyor ve ne yazık ki çocuklarımız tiyatro sanatından, gerçek oyuncuların, sanatçıların gösterilerinden, filmlerinden bi haber, televizyon ile büyüyorlar. Saygı, sevgi ve hoşgörüden uzak, filmlerdeki hayatlara özenerek ve onları taklit etmeye çalışarak büyüyen bir nesil görüyoruz. Sadece tiyatro olsun diğerleri kaldırılsın hiç olmasın demiyorum herkes istediğini izlesin tabi ki birşey diyemeyiz fakat en azından aradaki farkı görecekleri, kaliteyi anlayabilecekleri daha çok yapım olmalı diyorum. Dizilerin ve yarışmaların çeyreği kadarda tiyatro olsa, televizyonlarda gösterilse keşke diyorum.

Eğer Tolga abi bu yazıyı okursa yada ekipten birileri, onlara şunu söylemek istiyorum; iyi ki varsınız ve iyi ki Arkadaşım Hoşgeldin ile bizlerlesiniz diyorum. Ezgi Mola, Özer Atik, Fırat Doğu Parlak, Sarp Bozkurt, Suzan Kardeş ve diğer tüm ekip iyi ki varsınız, sizleri yürekten seviyor ve takip ediyoruz.

Arkadaşım Hoşgeldin

arkadasim-hosgeldin-2

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.