Senem Diyici, İstanbul doğumlu müzisyen bir kimse, ama öyle televizyonda gördükleriniz gibi sözde olanlardan değil. Zaten sözde olanların benim sayfamda işi olmaz. Klasik müzik konusunda eğitim alan ve bu alanda kendi tarzını gösteren Senem Diyici 1969’da Nar Hanım adlı albümünü, 1973’te Ham Meyve adlı ikinci albümünü çıkardı. Read More
Hani özenmiyorum desem büyük yalan olur. O kadar güzel bir iş ki ağaç ile uğraşmak, onu şekillendirip, onunla bir şey yapmak. Herhalde en büyük huzurlardan biridir bu işlerle uğraşmak. Ahşabın o güzel mi güzel kokusu ile birlikte bir şeylerle uğraşmak bir şeyleri yontmak, kesmek açmak artık her ne ise, o kadar güzel bir uğraş ki bu. İşte bunu bilen birkaç insan bakın ne güzel işler yapıyor. Read More
Daughter aslında eski bir keşif. Fakat yazısı bugüne kısmetmiş. Kendilerini 2010 yılından beri severek dinliyor ve takip ediyorum. Alternatif indie türünün iyi, hatta çok iyi örneklerinden olduğunu biliyorum. Bildiklerim bunlarla sınırlı değil elbette. Buyurun devamını anlatıyım sizlere! Read More
Kitabınızı aldınız elinize, kahvenizi koydunuz sehpaya, tam okumaya başlayacaksınız ki bir de aklınıza ne geldi? Bir müzik lazım şimdi bana bir kayık, zulada bir kaç… Yok, bu o değildi bir saniye. Girişleri güzel yapayım derken hep bir karışıklık oluyor. Tamam, toparlayacağım siz içeri gelin Brian Crain’den bahsedeceğim. Read More
Buyurun size bir tane daha piyanist üstü piyanist yeteneğe sahip, insanımsı piyanist! Ludovico Einaudi. Hayır, anlamıyorum. Nereden geliyor, nerede yetiştiriliyorlar? Nasıl oluyor da oluyor? Zaten onlarca soru varken kafamda, bir de bunlara cevap bul işin yoksa! Hadi ateistler buna… Neyse bu şaka çok yapıldı tat vermiyor artık. Read More
Bir şarkılarını sevdiğimiz gruplar vardır hani bilmem bilir misiniz? İşte onlardan birine denk geldim geçenlerde çalışırken. Teho Teardo & Blixa Bargeld Sonra baktım ki hal ve durum öyle değil. Birden fazla şarkılarını bir çırpıda beğeniverdim -ki kolay kolay beğenmemek en sevdiğim huylarım arasında ilk üçe rahatlıkla girer. Bu arada toplamda üçten fazla beğendiğim huyum yok sanırım. Belki dört. Her neyse ben grubu anlatmaya devam edeyim. Read More
Tanılandırılamayan bir güzel ezgiler geliyor kulağıma. Biraz daha dinliyorum ve o da ne? Çok bizden imsi, evet, evet doğru tanımlama bu. Biliyorum biraz tuhaf oldu ama öyle. Nasıl bu bizdenim silik derseniz bende tam emin değilim. Kim bu bizdenler? Neye göre bizden? Gibi sorular sorulabilir. Ama cevabı bende değil emin olun, cevabı Clogs’un tanılandırılamayan müziğinde. Read More
Şimdi sizlerle piyano çalan bir sanatçıyı değil, piyanoyu yaşayan, bu yaşadığını bizlerle de yaşayan, hatta yaşadıklarımız ile eşleyen bu eşleme sonucuna göre bizi istediğimiz yerlere götüren -kimi zaman istemediğimiz- bir sanatçıyı paylaşmak istiyorum. Ne kadar iyi olabilir ki? Bu abartı niye? diye söylenmeden önce açın ve dinlemeye başlayın. Yaptığınız her ne varsa o yaptığınız şeyi bırakın hemen. Eminim Max Richter dinlemekten daha iyi bir şey yapmıyorsunuzdur şu an. Tamam bu çok iddalı oldu kabul. Read More
Evet yanlış okumadınız beş asır sonra yani 500 yıl sonra toplam 2000 mevsim sonra hala ayakta olan minareler. Kulağa ne kadar uzun geliyor değil mi? Fotoğraf sanatçısı Cüneyt Karaahmetoğlu’na da öyle gelmiş olmalı ki böyle bir çalışmaya yapmaya karar vermiş. Türk Hava Yolları ve Sony’nin sponsorluğunda başlanan proje, izlediğim en iyi time lapse projesi olduğundan sizlerle paylaşmak istedim. Beş asır sonra Mimar Sinan Minarelerini izledikten sonra fikirlerinizi yazarsanız sevinirim. Ben yazacak birşey bulamadım tek kelime ile mükemmel olmuş. Read More
Takın kulaklığınızı sesi çok açmadan bırakın kendinizi Evgeny Grinko’nun sizi alıp götürdüğü yere doğru. Hafif hafif sürüklenerek geçmişlerde ya da hiç gelmeyecek olan hayal geleceklerde bırakın kendinizi bu müziğe. Zaten ne var ki elimizde hayallerimizden başka. Sadece bunu mu yapabiliyoruz evet bunu yapabiliyoruz o zaman onuda en iyi şekilde yapalım. Kuralım düşlerimizde yemyeşil ovada koşan çocukları. Hemen arkalarından gidelim sevgilinin eli elimizde, gözleri gökyüzünde yüreği yüreğimizde. Koşalım gidelim olmak istemediğimiz bu beton çölden. Bırakmayalım ellerimizi bırakmayalım düşlerimizi bu yalan dolan gürültülerin arasında. İşte tam bunları yaparkende fonda Evgeny Grinko çalsın. Çünkü en çok o yakışır bu güzel tabloya… Read More
Merhaba sormak istediğim bir konu var. Tolstoy’un Anna Karenina eseri için Can Yayınları Uğur Büke çevirisini aldım. Sonradan Hasan Ali…