Skip to main content

Bu ay az okumalı bir ay oldu fakat yıllık hedefim olan 250 kitaba ulaştım. Bir yıl boyunca okumayı planladığım 250 kitabı okudum hatta üzerine bir kitap daha okudum. Her ne kadar son iki ay çizgi roman okumaya ağırlık vermiş olsam da, hedefime ulaştım. Sonuçta çizgi roman da kitap değil mi?

Böyle bir algı var bizde, çizgi roman kitap gibi görülmez. Çocuk işi gibi görülür ve ne hikmetse herhangi bir değer verilmez. Genel bir kanıdır bu ve tahminim bir kaç on yıla bu düşünceden kurtuluruz. Yeni nesil umuyorum bu düşünce ile yetişmiyordur. Bizim çocukluğumuzda Tommiks, Tex, Red Kit, Asteriks gibi çizgi romanlar vardı ve abilerimiz, ablalarımız okurdu, komşu amcalar okurdu kimse de böyle düşünmezdi. Ne olduysa doksanlarda bir tür lanet baş gösterdi ve böyle bir düşünce peydah oldu. Neyse ki çizgi romanın yeniden yükselişi ile bu düşünceden kurtulacağız diye düşünüyorum.

Bu ay okuduklarıma tek tek değinecek olursam;

Maus: Hayatta Kalanın Öyküsü – Art Spiegelman
2. Dünya Savaşına farklı bir bakış açısı getirmiş, enfes bir çizgi roman. Evet, biliyorum 2. Dünya Savaşı hikâyelerinden sıkıldık, bunaldık ve az biraz taraflı bulmaya başladık ama bu çizgi roman benzerlerinin izinden gitse de güzel bir okuma sunuyor bizlere. O yüzden kesinlikle bir şans verilmeli diyorum.

Hilal – Kenan Yarar
Çok eskiden beri bilirim, tanırım Hilal’i. Absürt saçma sapan gelişen olaylarını da öyle. Bir toplama albümde görmek mutluluk verdi fakat keşke daha büyük ebat yerine daha çok hikâyeyi barındıran kalın bir cilt olsaydı. Evet, ilk eleştirim ebat ve sayfa sayısı, tamam ekonomik bir boyutu vardır mutlaka ama bu fazla kısa olmuş. Öykülerde oluşan olayların az biraz daha gerçekçi ya da tam tersine daha uçuk olması yani arada değil de bir uçta olması belki daha bir güzel olabilir diye düşünmüşümdür ilk okuduğumdan beri. Fantastik bir dünya ya da günümüz dünyası. Her iki türlü güzel bir seri olacaktır diye düşündüm hep. Neyse sonuç itibariyle okumaya devam. Marmara çizgi her başladığı seriyi yarım bıraktığı ya da aylarca yeni cildini basmama alışkanlığını bu seride de yapmaz umarım. Tek endişem bu Hilal için.

Grafik Kanon 3. Cilt – Russ Kick
Evet, gerçekten güzel bir çalışma ve evet çok büyük emek var ama beklediğim kadarını bulamadım. Belki diğer ciltlerde değişir fikrim diye düşünerek tüm ciltleri okudum. Fakat sonuç değişmedi. Evet, farkındayım büyük bir emek ama beni etkileyemedi ve okurken oldukça sıkıldım. Bazı kısımlarda neden böyle basit ve yarım anlatılmış diye düşündüm. Bazı hikâyelerde ise çok ortadan bir yerinden anlatılmış ve bu yüzden ne bir şey anlaşılabiliyor, ne de bir merak uyandırabiliyor. Eğer anlattığı eseri okumadıysanız zaten eserden de soğuyorsunuz. Okuduysanız bu böyle mi anlatılır? Sorusunu soruyorsunuz. Kısacası ben sevemedim. Üç ciltlik dev bir çalışma ve içinde güzel anlatımlar, çok iyi çizimler de var fakat genel olarak ele alacak olursam ben beğenmedim.

Don Kişot İstanbul’da – Rıfat Ilgaz
Rıfat Ilgaz bilmeyen var mı? Eğer varsa internetten araştırsın ve bir kitabını alıp okusun. Don Kişot İstanbul’da kitabını ilk başlarda çok sevdim. Sonrasında sürekli tekrar gibi bir hal aldı. Daha sonra ise bitirmek için okudum.

Pyongyang: Kuzey Kore’ye bir yolculuk – Guy Delisle
Satrapi’nin Persepolis’i, Sacco’nun Filistin ve Gorazde’si, Wild’ın Zerdüşt’ü ve Delisle’nin Kuzey Kore’si mutlaka okunmalı, enfes çizgi roman şölenlerinden sadece dört örnek. Bu yazarları takip etmek bence önemli. Bu güzel eserleri bizlerle buluşturan yayınevlerine çok teşekkürler.

Sarnıç – Sait Faik Abasıyanık
Yine güzel mi güzel bir Sait Faik eseri, bu kez belki diğer eserleri kadar etkileyici ve içine alıcı olmayabilir ama yine de güzel bir kitap.

Watchmen – Alan Moore
Sanırım yorum yapmaya gerek olmayan daha doğrusu iyi yoruma ihtiyacı olmayan nadir çizgi romanlardan biridir Watchmen. Süper kahraman zırvalarının yanında gibi olup, anlatmak istediğini bu kanaldan anlatmayan bir çizgi roman. Bu arada filmi çizgi roman ile birebir aynı sayılır ama çizgi romanda çok daha fazlası var haberiniz olsun. Önce okunmalı sonra seyredilmeli bence. Son olarak keşke İthaki sert kapak yani ciltli olarak yapsaydı bu çizgi romanı diyorum.

Bu Ay Okuduklarım – Aralık 2016

5 Comments

  • Ahmet Aşkın dedi ki:

    ilginç… ayda 4 kitap okumakla iktifa eder ve bununla iftihar ederdim oysa ki… çıta yükseldi sayenizde… teşekkürler… kolay gelsin…

    • Metin Yılmaz dedi ki:

      Merhaba,
      Aslına bakarsanız hiç çok değil. Özellikle bu ay için yazışacak olursak çok çok az bile. 5 çizgi roman 2 kitap okumuşum sadece ve bu ilginç değil kötü bir okuma ayı aslında. Daha önceki aylarda çok daha iyi okuma zamanları geçirmiştim.
      Bazı zamanlar, bazı kitaplarda soluksuz bir okuma oluyor mutlaka denk gelmişsinizdir. İşte benim çok okuduğu aylarda bu oluyor genellikle. Bir kitabı bitiriyorum bir kaç saat içinde ve sonra diğer bir kitaba geçiyorum ve bir bakıyorum ki o kitabı akşama kadar yarılamışım bile. Bunun gibi çok oldu. Ama bazı aylarda ise -örneğin bu ay gibi- istediğim gibi ilerlemiyor, az okuyabiliyorum.

  • Ahmet Aşkın dedi ki:

    Okuma rutininiz ve okuma şekliniz hakkında kısa bir açıklama yapabilir misiniz? teşekkür ederim…

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.