Tamam, çocuklara çok bayılmam kabul ediyorum ama küçüklerine değil. Yani bebeklikten iki üç yaşına kadar olan dönemde çekilebilir durumdalar. Ama ilerleyen yaşlarda içlerine şeytan mı giriyor nedir, delirtici şeyler yapıyorlar ve kötü oluyorlar. Bu tezimi çürütemezsiniz bu konuda çok sağlam delillerim var. Hele ki Sineklerin Tanrısı’nı okuduktan sonra bundan çok daha eminim. Çocuklar her türlü kötülüğü yapabilir!
Ama burada ki çocuklar değil. Bu çocuklar hayvan sevgisini bilen, onların canını yakmayı bir kenara bırakın, onların kılını bile incitmeyecek çocuklar. Çocukluklarının en saf devresinde olan, melekten farksız canlılar onlar. En az bir hayvan kadar masumlar, en az bir hayvan kadar suçsuz, günahsız ve çaresiz durumdalar. Onları sevmekten ve izlemekten başka bir şey gelmiyor insanın aklına. Keşke hep böyle kalsalar da hiç büyümeseler dediğimiz canlılar durumundalar. Hem çocuklar hem hayvanlar.
Yazıyı hazırlarken fark ettim ki googledan bir arama ile çok fazla görselle ulaşabiliyoruz bu konu ile ilgili. Çoğu reklam amaçlı daha doğrusu sadece amaca yönelik çekilmiş fotoğraflar farkındayım ama büyük bir çoğunluğu ise içtenlik ve samimiyet içeren fotoğraflar. Bazıları ise turist fotoğrafı, hani şu hayvan cağız zorla yakalamaya, sıkmaya ya da sözde sevmeye çalışma fotoğrafları. İsveç seyahatimde denk gelmiştim böyle bir manzaraya. Kız koyuna öyle bir bağırıyordu ki yanına gelsin diye hayvan cağız o bağırmadan bile başına ne geleceğini biliyordu sanırım ve gelmiyordu. Zaten seste en ufak bir sevgi kıpırtısı yoktu. Sadece hırs, sadece istediğinin hemen olmaması yüzünden oluşan sinirin dışa vurumu.
Aman deyim siz siz olun böyle çocuklar yetiştirmeyin. Elinizden geleni ardınıza koymayın hayvanlara işkence yapan, onları eşya gibi gören, alınıp satıldıkları bu zamanda onlara birer mal gözüyle bakan berbat bir nesil için yaratıklar üretmeyin. Zaten yeterinden fazla böyle yaratıklar var. Hem de yetişkininden çocuğuna kadar binlercesi var. Siz siz olun böyle bir değil çocuk, düşünce bile yetiştirmeyin. Sonra o düşünceler büyüyor ve hakkı olmayan bir can alıyor. O canlar, birer can. Siz nasıl birer cansanız ve yaşamaya hakkınız varsa, inanın onlarında en az sizin kadar hakları var. Bu dünyayı sadece bizler için bir yaşam alanı gibi görmekten vaz geçin. Bu yaşam alanı her nasıl oluşmuşsa oluşmuş ve hepimiz için oluşmuş durumda. Biz onların yaşam alanlarının için ederken bir de üstüne üstlük hayatlarından etmeyelim onları. Yeterince dertleri var bir dertte siz olmayın. Siz siz olun böyle insanlar olmayın. Siz siz olun. Siz insan olun.
Bir de işin şu kısmı var ona da değinmeden geçmek istemiyorum. Eğer ileride çocuğunuzun abidik gubidik alerji çeşitlerinden birine sahip bir yetişkine dönmesini istemiyorsanız, çocuğunuz büyürken, onun yanına bir arkadaş olarak hayvan bulun, sahiplenin. Bu sayede hem çocuğunuz sorumluluk sahibi biri olur, hem sözünde duran orası ayrı burası ayrı oynayan yalancı biri olmaz, hem de küçüklükten arkadaşı ile birlikte geliştirdiği bağışıklık sistemi sayesinde alerjik rahatsızlıklara yakalanmaz. Çok özendiğimiz Avrupa çocuklarını bu şekilde yetiştiriyor. İsterseniz bu konuda biraz daha detaylı araştırma yaparak, neyin ne olduğunu daha net görebilir, benden bu konuya çok daha yetkili kimselerden tavsiyeler alabilirsiniz. Hadi bakalım şimdi görsellerimize bakıp sizleri konu ile ilgili daha fazla gaza getirelim;