Küresel Markalar Raporu 2014 yılı için yayınlandı. Bu rapora göre ilk sırada tabiki Apple var bu değişmiyor yıllardır. Bence hak ediyorlar birinci olmayı. Daha sonrasında Google, Coca Cola, IBM ve Microsoft ile liste devam ediyor. Tam listeyi yazımda bulabilirsiniz. Benim bu listede canımı sıkan bir nokta var aslında paylaşım amacımda bu sıkıldığım nokta. Bu markaların arasında bir tane bile Türk markası yok. Zaten bu rapora girebilmiş benim bildiğim bir Türk markası yok. Eğer yanlışım varsa lütfen düzeltin. Şimdi diyeceksiniz “bizde nerde o listeye girebilmek” Evet her zamanki gibi kendimizi aşağılayabiliriz fakat bunu yapmadan önce az biraz düşünürsek bunun çokda imkansız olmadığını görürüz. Bu listeye girebilecek birçok markamız var Türk Hava Yolları, Aselsan, Vestel, Tüpraş gibi.
Küresel Markalar Raporu
Bu listeye baktığımızda aklımdan geçen şu oluyor; Neden bizim bir markamız bile bu listede yok? Evet bizim bir markamız yok. Olan markalarımızda bu listeye giremiyor. Türkiye’deki büyük şirketlere baktığımız zaman, bu şirketlerin üretim değilde tüketim üzerine işler yaptığını görüyoruz. Bu büyük holdingler, her sektöre el atıp, bu sektördeki en büyük mağazaları açıyor yada açılmış olan bir işi satın alıyor. Büyük teknoloji mağazalarından tutunda büyük giyim firmalarına kadar. Mantık hep aynı tüketim mağazaları. Ülkeye bir faydası var mı? Tabiki hayır. Tek faydası o mağazalarda yada işyerlerinde çok düşük maaşla insan çalıştırmaları. Bu yaptıklarıylada övünüyorlar. Tamam yapılan şey güzel istihdam sağlıyorsun fakat bu sağladığın imkanın senden başkasına bir faydası yok. Hiçbir şey üretmiyorsun sürekli olarak tüketiyorsun. Dışarıdan getirttiğin hazır ürünleri mağazalarında satıyorsun. En ufak bir Arge çalışması ile uğraşmıyor, Türkiye için bir marka yapmaya çalışmıyorsun. Varsa yoksa yeni mağazalar çıkartıyorsun. Sürekli tüket ve sürekli birşeyler al ama üretme al sen biz sana getiririz hep aynı mantık.
Marka çıkartma yada marka olmak Ali Veli ile olacak işmidir değilmidir bilmiyorum. Bu konularda çok bilgi sahibide değilim ama bildiğim birşey var o da şu ki bu büyükler (!) bir ekibe yada bir proje iyi bir destek sağlarlarsa -ki bunu yapmaları onlara hiçbirşey kaybettirmez- sonrasında reklam desteği ile birlikte bunu piyasaya sunup, mağazalarında satmaya başlayabilirler. Bu işlemler zinciri ama bir yıl sürer ama 3 yıl sürer bilmiyorum. Fakat eninde sonunda bu çıkartılan ürün bir marka haline gelir. Sürekli olarak Türkleri ve Türk Mallarını aşağılayan kesim almayabilir, sosyal medyadan tutun hemen hemen her yerde karalama kampanyaları yapılabilir ama eminimki büyük bir kesimde yani olayın farkında olan, kendine aşağılamaktansa geliştirmeye meraklı olan, global düzeyde işler görmek isteyen insanlar, bu markayı satın alacaklardır. Ürünün ne olduğunun hiçbir önemi yok aslında. Sektörde önemli değil, gıda, teknoloji, giyim, ulaşım, telekominikasyon, sanayi, yazılım, inşaat vb. her ne olursa olsun farketmez yeterki olsun. Zaten bir kere bu başarı sağlanırsa, devamı da gelecektir. Çok saygıdeğer patronlarımız (!), sürekli olarak aşağılama politikası ile hareket insanlarımız yapılan işin kalitesi ve büyüklüğü ile birlikte, onlarda saygı duyarak bu saçmalığa son vereceklerdir. Bu sayede bir ilerleme kaydedilebilir diye düşünüyorum. Tabiki de bu bir iki yılda olacak bir iş değil fakat bir yerden başlamak bize çok şey katacaktır. Bir markamızın olması ulus olarak bize bir güven verecek, aşağılık kompleksini aşılamaya çalışanlara cevap olacak ve diğer tüm alanlara yayılacaktır. Bu sayede her insan yaptığı işi daha özenli yapmaya ve işini olması gerektiği gibi, en iyi şekilde yapmaya özen gösterecektir.
Belkide ben böyle düşünüyorum bilkide bunların hiçbiri olmayacak bilemiyorum. Fakat bildiğim bir şey varki artık kendimizi kötülemekten vazgeçip, birşeyler yapabilen insanlar olduğumuzu göstermemiz lazım. Bunu tek bir alan için değil her alanda ne kadar yetenekli ne kadar iyi insanlar olduğunu göstererek yapmamız lazım. Boş insanlar değiliz, sadece ne istediğimizi bilmiyoruz ve gerçekten istemiyoruz.
Tabi herşey bu kadar kötü durumda değil. Birazda iyi yönlerden bahsedelim. Türkiye’den çıkan sağlam markalar var yok değil. Henüz küresel markalar raporuna girememiş olsalarda bu onları kötü yapmaz. İlerleyen yıllarda belkide girerler. Örneğin Türk Hava Yolları, Aselsan, Tüpraş, Vestel, Tofaş, Şişe Cam, Arçelik, Paşabahçe, Keskinoğlu, Ayyıldız, Kiğılı, Celal Birsen, Zildjian (Bir amerikan programında, müzisyen bir kişi, İstanbul’a gittiğinde aldığı bu zillerin, dünyanın en iyisi olduğunu, eğer bir daha giderse çok daha fazla alacağını, fiyatlarının çok ucuz olduğunu söylüyordu) gibi birçok marka var. Sadece markalar yada şirketler değil, Türkiye’nin adını duyuran müzisyen, sanatçı, sporcu, spor kulübü var. Bunları saymakla bitiremeyiz burada. Bu taraftan bakıldığında gururlanabileceğimiz şeyler var. İlerleyen yıllarda Türk Hava Yolları yada Aselsan veya bir başkası küresel markalar raporuna girebilir. Böylece bizimde, üreten, hizmet kalitesini kanıtlamış, uluslararası, büyük bir markamız olur.