Çok uzun zaman önce okumuştum Ölü Ozanlar Derneği’ni. Sonra aradan yıllar geçti ve tekrar okudum geçtiğimiz aylarda. Herhangi bir tat ekşimesi olmadığı gibi, kaldığı yerden devam ediyordu o buruk, hüzünlü, adı tam konamayan duygu hali. Sanki yıllardır beklemiş gibiydi. Geçtiğimiz hafta ise oyununa gittim Ölü Ozanlar Derneği’nin.
Güzel mi güzel bir günün sonrasında güzel bir mola tadındaydı. Sonrası da aynı şekilde güzel mi güzel geçen günümüze renk üstüne renk katan bir oyun olmuştu. Ne yalan söyleyeyim az biraz şüpheliydim. Neden derseniz ben biraz böyleyim. Kitabını iyi bildiğim hikâyelerin oyunlarının iyi olmayacağını düşünmek gibi sapık bir düşünce yapısına sahibim. Tabi bu her zaman tutmuyor değil. Tuttuğu zamanlar olmuyor dersem, büyük bir yalan söylemiş olurum.
Oyun Tiyatro Kedi tarafından sahneleniyor. Daha öncesinde Müfettiş ve Kibarlık Budalası oyunlarını, seyretmiştim. Tiyatro duayeni Haldun Dormen’i sahneden görmek hem büyük bir gurur, büyük bir saygı uyandırmıştı. Bu konuda da yazmak istiyorum fakat bir türlü toparlayamadım. Ölü Ozanlar Derneği de Tiyatro Kedi tarafından sahneleniyor. Yönetmenliğini Hakan Altıner’in üstlendiği oyunda büyük usta Can Gürzap John Keating rolünü canlandırıyor. Okul Müdürü rolünde ise Tayfun Yılmaz’ı görüyoruz. Öğrenciler ise Efe Yeşilay, Metin Hasgül, Berkay Şanveren, Can Türkdoğan, Emre Çoldur, Mekin Sezer, Enes Daniş, Onur Yaldız, Alev Sezer, Gökhan Dost, İrem Uğural, Banu Batur Hande Djavadi.
Oyun güzel bir açılışla başlıyor ve güzel bir seyir sunuyor. Sıkılmadan, eğlenerek seyredebileceğiniz, güzel bir oyun sundular bizlere. Özellikle öğrenci rolünde oynayan oyuncuların performansı oldukça iyiydi. Özellikle okul müdürü rolü ile Tayfun Yılmaz çok iyiydi. Sanki kitaptan çıkmış gibiydi. Biri bana sorsa okul müdürü yani Mr. Nolan nasıl biri diye; “işte aynen böyle biri!” derdim.
Fakat iki konuya takıldım. Aslında bu konulara eleştiri de diyebiliriz. Tabi haddim olmayarak, kendi fikrimce yaklaşıyorum konuya. Umarım yanlış anlaşılmam. İlk konu, konuyu yani Ölü Ozanlar Derneği’ni hiç bilmiyorsa seyretmeye gelen kişi, konuya dâhil olması ve akışa kendini kaptırması biraz zaman alıyor. Örneğin arkadaşlarımdan biri kitabı okumamıştı ve bu sebeple bazı noktalar onun nezdinde açıkta kaldı. Elbette gerekli yamalamaları yaptım.
Diğer konu ise Mr. Keating yani edebiyat öğretmenini daha sıcakkanlı, daha esprili, daha içten biri olarak hayal etmiştim kitabı okurken. Ama burada farklı bir yorumla seyrediyoruz. Farklı gibi görünen bir Mr. Keating gibi geldi bana. Tabi bu kişiden kişiye değişecektir mutlaka ama dediğim gibi bu şahsi düşüncem. Benim hayalimde Mr. Keating daha az ciddi biriydi. Anı yaşa diyen edebiyat öğretmeni gerçekten anı yaşayan ve yaşatan bir öğretmen idi. Ama burada sanki yorulmuş gibiydi. Belki de verilmek istenen bu idi bilemiyorum. Bir an kitabın bende bıraktığı atmosferden çıkamadım sanırım belki de bu yüzdendir.
Neyse siz beni boş verin bir an önce oyuna gidin. Biletler için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler!
[button open_new_tab=”true” color=”Accent-Color” size=”medium” url=”http://www.biletix.com/etkinlik-grup/114043470/TURKIYE/tr” text=”Ölü Ozanlar Derneği Biletix”]
Artık Mr. Keating rolünde Hakan Altıner’i görüyoruz. Benim oyunda takıldığım konu ise geçişlerdeki müziklerde. Ne atmosfere ne de zamanına uyum sağlamıyor, akışı bozuyordu benim için.
Merhaba,
Evet, bu değişiklik ile daha güzel olmuştur diye tahmin ediyorum. Müzikler evet uygun olmamış dediğiniz gibi. Daha özenli bir seçim yapılabilir belki ileride.