Aslında ne yazacak birşey var ne de söylenecek bir söz. Umutlarıyla, hayalleriyle bir can daha gitti. Bir hayat daha yok oldu. Kendi öfkemi düşünürken birde ailesini düşündüm. Annesi babası ne durumda acaba? Düşünsenize Özgecan sizin canınız olabilirdi. Anneniz, ablanız, kardeşiniz, sevdiğiniz ya da arkadaşınız olabilirdi. Hergün bu yaratıklarla birlikte dolaşıyor bu sevdikleriniz. Bu yaratıkların dolmuşlarına biniyor, metroda yan yana gidiyor. Çok az empati yapın ama çok az emin olun delirmeye yakın bir yere kadar gidebilirsiniz. Bu yaratıkların -ya da şeylerin bunlar her neyse- en kötüsünü görmesi bile yetmez artık. Parça parça etsenizde, içinizde ki tüm vahşeti çıkartsanızda yetmez. Sülalelerini doğrasanız ne fayda artık. Bir can gitti. Ve o can sizin canınız sizin ÖZGECAN’ınız olabilirdi.
Peki şimdi ne olacak? Çok adaletli hukuk devletimiz (!) bu şeyleri hapise atacak. Bu yaratıkları sizin bizim vergilerimizle besleyecek. Sonrasında sırf oy almak için sırf yalakalık olsun diye bilmem kimin karısı çıkacak bunlara af verecek ve bu yaratıklar yeniden sokakta canlarımızla yan yana gelecek. Af çıkmasa ne olacak? 20-30 yıl bunları besleyecek sonra salacaklar. Peki bu adalet mi? Bu hak mı? Yitip giden can ne olacak? Onun hayatı, hayalleri, umutları ne olacak? Ya ailesi ne yapacak şimdi? İki gün sonra ne sosyal medya da ne de haberlerde göremeyeceğiz artık Özgecan’ı da bu vahşeti yapanlarıda. Daha şimdiden bambaşka konulara geçildi zaten.
Gündem dedin mi en iyi dansözden daha iyi kıvıran başka bir memleket yok biliyorsunuz. 5 yaşında çocuğa yapmışlardı aynısını hatırladınız mı? Ne oldu peki? Unutuldu gitti. Şimdi 20 yaşında gepgencecik bir kıza yaptılar bunu. Yarın öbür gün bir başka cana. Bunun düzeleceğini mi sanıyorsunuz? Bu şeylerden bu yaratıklardan kaç tane var hiç düşündünüz mü? Herşeyi o kadar hızlı unutuyoruz ki Özgecan’ı da unutacağız. Birkaç ay sonra olmamış gibi olacak herşey. Bambaşka bir gündemle uğraşıyor olacağız emin olun. Seçimlerde yaklaşıyor ya zaten izleyin ve görün daha kimbilir neler neler gelecek gözümüzün önüne.
Eğitim sistemi diye birşey oyk ülkemizde onu biliyorsunuz. Gençlerden zaten bu belli. Yetişmiş çıkan tiplerde neler yapıyor o da ortada. Aileler bari siz yapmayın etmeyin. Şu eli pipisinde gezen yere göğe sığdıramadığınız oğullarınıza, o çok kıymetli aslan parçaları dediklerinize, erkek ne? erken ne yapar ne yapmaz? ne iyi ne kötü? Bunları öğretin. Her yaptıklarını affedip, “oğlumdur yapsın” zihniyetinden uzaklaşın artık. Namus saçmalığının bacak arasında ki bir organa bağlayıp, abuk subuk şeyleri sokmayın şu çocukların kafalarına. Bugün internette çok sık gördüğünüz söz çok doğru; “Kızına ne giyeceğini, nasıl oturup, nasıl kalkacağını, nasıl konuşacağını, nasıl güleceğini öğreteceğine, oğluna insan nasıl olunur onu öğretin.” Kendi kafanıza da çocukların kafasına da İNSAN’ı sokun cinsiyeti, namusu değil, iyi insan nasıl olunur? Onu gösterin.
Kadınların bir cinsel meta ya da üreme organı değil bir insan olduğunu öğretin. Ülkenin eğitiminde hiçbir ilerleme olmayacağı besbelli. Olsa bile bizim neslimiz göremeyecek bu bariz belli. En azından canları kurtarın siz öğretin. Çünkü yarın öbür gün siz de kızınızı yolcu edeceksiniz harçlığını verip. Belki de o dolmuş onun bindiği son dolmuş olacak.
Bu olaydan bile reklam yapmaya çalışan, bakanlar, gazeteciler bilmem kimler var. Bir bitemediler zaten onlar. Sizinde bu iğrenç sapıklardan çok fazla farkınız yok. Aynı delikte çürüyerek ölmeyi hakediyorsunuz. Ha birde hala kıyafet diyen yaratıklar var. Tahrik diyenler var. Ulan neyin neyi olduğu belirsiz yaratık! İstediği yerini istediği gibi açarda kapatırda sana ne! Sana bunu yapma hakkını sen bununla mı ölçüyorsun? Bu nasıl bir cehalet nasıl bir sığ düşünce yapısı. Hatta bu düşünce yapısı bile olmayacak kadar berbat bir güdü. Bir gün böyle bir yaratıkla ya da diğer türlü bir yaratıkla karşılaşmamak dileğiyle diyorum. Herşeyden uzak hak etmediğiniz hayattan da uzak olmanız dileğiyle.
Utanıyorum bu yaratıklarla aynı ülkede olmaktan. Utanıyorum TÜRK’lüğümden de, ERKEK’liğimden de. Ve utanıyorum bu kadar zulüm gören kadınlar ve çocuklar için hiçbir şey yapamadan, sadece ve sadece adalet denilen so…luğun eline bakmaktan. Bir iki değil ki yaşadıklarımız gördüklerimiz. O kadar çok utancımız var ki saymakla bitmez. Bunlara bir yenisini daha eklediniz. İnandığınız ne varsa ilah, o belanızı versin, ama size yetmez dönsün bir daha versin. Eğer az biraz vicdanı varsa az biraz görüyorsa bir daha versin!
Aklımdan neler geçiyor daha ama bu kadar yeter. İçimde o kadar büyük bir vahşet uyandırıldı ki bugün artık başım ağrıdı düşünmekten.
Kadınlar ve çocuklar ne yapacaksınız inanın bilmiyorum. Şiddeti mi öğrenmelisiniz yoksa sürekli olarak kendinizi karuyan biri ile mi gezmelisiniz bilmiyorum. Aklıma çözüm yolu gelmiyor. Bu yaratıklara ne sprey işe yarar ne de başka birşey. Bıçak ya da silah mı taşımalısınız bilmiyorum. Gerçi o zamanda yasak derler taşıyamazsınız derler. Ama bu soysuzlar ellerinde silahlar, bol ışıklı iğrenç arabalarının önünde pozlar verirler. Keşke birşey olsa yapabileceğimiz. Ama inanın çok zor sizler için bu ülke de yaşamak gerçekten çok zor. Hepimiz için zor ama sizler için çok daha zor.
Son söz Eflatun’dan: “Bir toplumda suç varsa, orada adalet yoktur…”
…