Her ay olduğu gibi bu ayda okuduklarım listemi paylaşıyorum. Biz senin listeni görmek zorunda mıyız bize ne? diyebilirsiniz o zaman siteye girmezsiniz olur biter. Hayat aslında çok basit. İsterseniz ya da istemezsiniz. Yaparsınız ya da yapmazsınız. Çok fazla anlam yüklemeye gerek yok. Ne biçim bir giriş oldu inanın bende anlamadım. Her ay bu giriş yazısı hakkında düşünüyorum, şöyle güzel bir giriş yazıyım diyorum ama sonrasında ne oluyorsa anlamıyorum, böyle bir yazı çıkıyor. İdare edin artık…
Bu ayın listesine geçmeden önce belirtmek istediğim iki şey var. Birincisi kitaplar ile ilgili çok kısa -bir satır- yazı yazıp, kalan yorumları ve tanıtımsal bilgileri kitapveyorum.com adresinden yapıyorum. Burada sadece özet ya da özetten daha az bir bilgi olacak. Hatta o satıra bilgi bile denmeyebilir.
İkincisi ise bir ayda bu kadar kitap mı okunur mailleri ile ilgili. Evet okunur hatta çok daha fazlası da okunur ama ne yazık ki zaman yetmiyor bazen. Bu konu ile ilgili kapsamlı bir blog yazısı da hazırlıyorum. Bilgilendirici ve yapıcı bir çalışma olacak. Bekleyiniz geliyor yakın zamanda 🙂
Bu ayın öne çıkan ve beni hem şaşırtan hem de etkileyen kitapları ise şöyle; Palto, Genç Bir Doktorun Anıları, Bir Elin Sesi Var, Fil, Piramit, İnci, Saga, The Witcher, ve Locke Lamora’nın Yalanları oldu.
Bu Ay Okuduklarım – Ağustos 2015
Locke Lamora’nın Yalanları – Scott Lynch
(Olmazsa olmaz…)
Herşey çok güzel başlamıştı ilk elli sayfa elimden bırakamadım ama sonra araya farklı kitaplar girince sanırım konudan koptum. Sonrasında ise “okuyup bitiriyim artık” moduna girdim ve hikayeye çok giremeden, kafamda o dünyayı yaşayamadan okudum. Ama ne demiş Patrick Rothfuss, “Kitabı okumadıysanız, okumalısınız. Okuduysanız, muhtemelen yeniden okumalısınız…” Sanırım bende öyle yapacağım.
Yazının devamı için…
Piramit – William Golding
(Olmazsa olmaz…)
Yine William Golding yine mükemmel bir kitap. Yazarın eserlerini bitirmemeliyim yoksa ne yaparım? Diye düşünmekten her ay birer doz diye planlama yapıyorum.
Yazının devamı için…
Wittgenstein’ın Metresi – David Markson
…
Sadece anlatanın olduğu bir dünya düşleyebilir misiniz? Evet oldukça zor biliyorum. Vaktiniz olduğunda bir deneyin derim.
Yazının devamı için…
Palto – Nikolai Gogol
(Olmazsa olmaz… Mutlaka okuyun!)
Bu eser hakkında şöyle böyle demek ne bana ne de bize düşmez. Sadece alınır ve okunur. Gogol ise mevzu bahis, saygı ile eğilmekten başka birşey yapılamaz.
Yazının devamı için…
Genç Bir Doktorun Anıları – Mikhail Bulgakov
(Olmazsa olmaz… Mutlaka okuyun!)
Mükemmel bir eser, mükemmel bir çeviri. Başka birşey söylemeye gerek yok. Hemen alın ve hemen okuyun derim.
Yazının devamı için…
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi – Luis Sepúlveda
(Olmazsa olmaz…)
Evet olmazsa olmaz bir çocuk kitabı. Hatta çocuğunuzdan önce ya da sonra sizde okumalısınız!
Yazının devamı için…
Bir Elin Sesi Var – Anthony Burgess
(Olmazsa olmaz…)
Hani derler ya tek solukta hah işte aynen öyle okunan bir kitap. İşin güzel yanı bu güzel kitabı fazla kafası çalışmayan tv delisi sadakatsiz bir kadından dinliyoruz.
Yazının devamı için…
Dövüş Kulübü 2 #2 – Chuck Palahniuk
…
Evet tamam ekleme var bir oğlumuz olmuş çok iyi ama neden bu parça parça yayınlama? Konudan bu kadar kopmamız mı isteniyor? Bunu biri söyleyebilir mi?…
Yazının devamı için…
The Witcher Cilt 1: Camlar Konağı – Paul Tobin
(Olmazsa olmaz…)
Çizgi roman severler kaçırmamalı. Her yönü ile etkileyici bir dizi gibi görünüyor. Devamını büyük bir merak ile bekliyorum.
Yazının devamı için…
İnci – John Steinbeck
(Olmazsa olmaz…)
İnce bir anlatım, muhteşem bir usta, mükemmel bir konu. Daha ne olsun?
Yazının devamı için…
Dövüş Kulübü 2 #1 – Chuck Palahniuk
…
Bu kadar kısa kısa çıkartmaları beni hikayeden soğutsa da devam ediyorum. Tuttu bu devamını getirelim, paralar gelsin!
Yazının devamı için…
Dövüş Kulübü 2 #0 – Chuck Palahniuk
…
Ticari bir koku almama rağmen alıp okumaya başladım. Önyargılardan sıyrılmak lazım bazen…
Yazının devamı için…
Saga 1 – Brian K. Vaughan
(Olmazsa olmaz…)
Hiç sıradan değil! Kesinlikle farklı bir çizgi roman deneyimi.
Yazının devamı için…
Fil – Raymond Carver
…
Yazarın okuduğum ilk kitabı Fil, oldukça akıcı üslubuyla beni etkiledi. Diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
Yazının devamı için…
Aşk ve Ölüm Üzerine – Patrick Süskind
…
İlişkiler ile ilgili, tüm düşüncelerimin, yazılara dökülmüş olduğunu gördüm.
Yazının devamı için…
Wittgenstein’in Yeğeni – Thomas Bernhard
…
Thomas Bernhard ustadan güzel bir anlatı. Sizi çok yormadan akıp giden bir kitap.
Yazının devamı için…
Okumaya Yaban Muzu – Jose Mauro De Vasconcelos ile devam ediyorum.
Okuduklarımı takip etmek isterseniz ister kitapveyorum.com/metin ya da goodreads.com/metinyilmaz‘dan takip edebilirsiniz.
Ama 17 tane kitap okumuşsunuz, sizle empati kurmak mümkün olmayabilir. Hatta bu kadar okumadan sonra günlük hayatta frekans yakalama sorunları yaşanabilir..En azından kitapların altını çiziyormusunuz türü şeyler sormuyoruz yeri gelmişken epublar hakkında düşüncelerinizden bahsetmemişsiniz…basılı kitaplardan pahalı olmaları, internette farklı ağlar üzerinden ücretsiz paylaşımları gibi konulardaki değerlendirmelerinizi de okuruz, zamanınız olursa… İyi okumalar
Merhaba,
17 kitap ama bu kitapların 6 tanesi çizgi roman, 1 tanesi de çocuk kitabı. Ama her biri ayrı bir öyküden ayrı bir hayattan bahsediyor tabi. Dediğiniz gibi gerçek hayata geçişde frekans kopuklukları olmasa da sorgulama artıyor. Özellikle etkisinde bırakanların etkisinin geçmesi ise tüm ay sürebiliyor. Örneğin Palto, Genç Bir Doktorun Anıları, Piramit ve Bir Elin Sesi Var’dan kesitler çıkıyor sürekli günlük hayatta.
Epublar ile ilgili bir yazı hazırlamaya başlamıştım sonra yarım kaldı. Bir süre denedim fakat gerçek kitap kadar okuyabildiğimi söyleyemem. Aynı şekilde sesli kitaplar içinde aynı durum geçerli. Kitap fiyatları dediğiniz gibi oldukça yüksek olabiliyor. İndirim zamanlarını takip etmek lazım, fuarlardan indirimli almak lazım diye düşünüyorum. Hemen hemen her gün takip ettiğim siteler var onlarda indirim olduğunda hemen alıyorum. Kimi zaman %45 ve üzeri indirim bile oluyor.
Geri bildiriminiz için çok teşekkür eder, iyi okumalar dilerim.