Yine güzel bir okuma ayı geçirdim. Evde olmak, mesaili bir işe gitmiyor olmak tabi burada ki en büyük etken. Hayatımızı istediğimiz gibi yaşayabilsek keşke diyorum. Düşünüyorum da sürekli olarak böyle bir hayatım olsa herhalde okunmadık bir şey bırakmam. Evet, yine bir abartı yaptım farkındayım.
Bu ay bol bol şiir kitabı okudum. Hatta bu ay şiir ayı oldu desem sanırım abartmış olmam. Tabi sadece şiir ağırlıklı değil aynı zamanda tiyatro eserleri bakımından da zengin bir ay oldu. Öyle sanıyorum, hayatımda en fazla kitap okuduğum ay bu ay idi. Şimdi diyeceksiniz bu kitapların çoğu incecik, şiir kitabı, tiyatro kitabı evet öyle ama önemli olan kitabın sayfa sayısı değildir ki bizlere verdikleri, kazandırdıklarıdır öyle değil mi? Tabi birde düşündürdükleri. Bunları yapan az kitap okudum bu ay. Fakat bu ay kendi kendime dedim ki, evdesin ve bol bol okumalısın. Evet, evde geçen bir ay sonunda çok güzel bir okuma ayı geçirdim.
Bu ay sizlere şiddetle önerebileceğim kitaplar ise şöyle;
Demiryolu Çocukları – Edith Nesbit
Kibarlık Budalası – Moliere
Tüneldeki Çocuk – Sait Faik Abasıyanık
Yaşasın Demokrasi – Haldun Taner
Yeni Dünya – Sabahattin Ali
Canistan – Yusuf Atılgan
Tatsız Bir Olay – Fyodor Dostoyevski
Mutlaka ama mutlaka alın, bulun, okuyun ve okutun!
Berlin: Duman Şehir – Jason Lutes
Jason Lutes’un bu epik tarihi çizgi romanı ilk cildinden itibaren takip ettiğim güzel ve akıcı üslubuyla devam ediyor. İkinci bölümünde, 1929’da yaşanan kanlı 1 Mayıs gösterilerinin ardından yaşananlar, halkın arasında insanların hayatları ve elbet puslu Berlin günleri. Güzel, gerçekten güzel bir çizgi roman.
Mezarlık Kitabı – Neil Gaiman
Kitabını okumuştum fakat bir de çizimleri ile okuyayım dedim. Fakat beklentimin biraz altında oldu. İki cilt olarak sunularak ekonomik kaygı ile satışa çıkarılması ise beni daha bir soğuttu. Dövüş Kulübü 2 ile benzer bir etki yarattı diyebilirim. Bu tip ticari kaygılar, tutan bir şeyin üzerine üst üste versiyonlar getirmeleri üzücü.
Küçük Şeytan – Leo Tolstoy
Tolstoy’un kısa kısa yazdığı masallar. Çocuklar için yararlı olabilir diye düşünüyorum. Bazı masallar büyükler için de oldukça öğretici.
Demiryolu Çocukları – Edith Nesbit
Uzun zaman önce okuduğumu sandığım ama başlayınca hiç hatırlayamadığım bir kitaptı Demiryolu Çocukları. O kadar güzel o kadar samimi bir kitap ki Demiryolu Çocukları, kendinizden, çocukluğunuzdan birçok satır birçok paragraf bulacaksınız ve bitsin istemeyeceksiniz. Mutlaka ama mutlaka okunması gereken eserlerden biri bu eser.
Kibarlık Budalası – Moliere
Muhteşem bir Moliere eseri. Yıllar önce kralın isteği ile Türk elçisi onuruna hazırlanan oyunun hem Haldun Dormen ve ekibinden seyretmiş, hem de şimdi okumuş oldum.
Anima-lizm-İnsan, Hayvan ve Bitkilerde Ruh Üzerine – Can Batukan
Farklı bir kitap farklı bir bakış açısı. Değişik fikirler okumak isteyenlere öneririm.
Afganistan’da Bir Jöntürk – Mısır Sürgününden Afgan Reformuna – Mehmet Fazlı
Afganistan’ın o yıllarını tanımak, yolculukların nasıl geçtiğini görmek ve o dönemlerin iletişim zorluklarını, dinin iki farklı şekilde nasıl ilerlediğini görmek adına güzel bir kitap.
Rahip C. – Georges Bataille
Georges Bataille’den Annem ya da Gözün Öyküsü kadar olmasa da aykırı bir hikâye daha. Meraklılarına tavsiye edilir.
Kurnaz Tilki – Goethe
Goethe’den bir çocuk kitabı, biraz fazla uzamış gibi gelse de oldukça güzel bir hikâye olmuş. Anlatılmak isteneni çocukların kavrayıp kavrayamayacağını bilemiyorum tabi ama Goethe yine yapmış yapacağını.
Yanlışlıklar Komedyası – William Shakespeare
Her zaman ki gibi güzel mi güzel bir Shakespeare eseri.
Tüneldeki Çocuk – Sait Faik Abasıyanık
Oradan buradan insanları bulup bulup öykülerini çıkarmış üstat. Tıpkı hangi istakozda iş var hangisinde iş yok bildiği gibi, kimde öykü var yok bilirmiş.
Faust – Johann Wolfgang von Goethe
Adının bu kadar çok duyulmasına şaşırmamak lazım, muazzam bir eser olmuş. Tam metin çevirisini de okumak isterdim.
Feniçka – Lou Andreas-Salome
Nietzsche ve Rilke’yi nasıl bu kadar kendine bağlamış bilemiyoruz ama kitabında kendinden az biraz kopya vermiş gibi görünüyor. Her ne kadar çok sürükleyici gitmese de sonuna doğru toparlandı ve güzel bir son oldu.
Yaşasın Demokrasi – Haldun Taner
Haldun Taner öyküleri artık vazgeçilmezlerimin arasında yer alıyor. İçimizden, bizden hikâyeleri anlatıyor ve bunu o kadar hoş bir üslup ile yapıyor ki okumaya doyamıyorsunuz.
Sürgün Gezegeni – Ursula K. Le Guin
Sürükleyici değildi yani bana göre sürükleyici değildi. Belki çeviridendir belki kitaptandır bilemiyorum.
Amphitryon – Molière’den Esinlenmiş Bir Komedi – Heinrich von Kleist
Evet, bir esinlenme tadı var doğru, ama yine de bir şekilde güzel mi güzel. Okutuyor ve az biraz da olsa merak uyandırıyor.
Yeni Dünya – Sabahattin Ali
Hani derler ya “çarpıcı bir kitaptı!” Hah işte o sözü bir kenara itivereceğiniz türden etkileyici hikâyeler var bu kitapta. Sabahattin Ali’yi zaten biliyoruz evet ama bu kez daha bir başka daha bir iyi daha bir daha olmuş. Okuyunuz…
Edgar Allan Poe: Bütün Şiirleri – Edgar Allan Poe,
Evet, çok iyi çok güzel şiirler fakat bir şey eksik. Şiir çevirisi zor bunu biliyoruz tamam, her suçu çeviriye atmakta en kolay yol buna da tamam ama şiirlerin ruhunda bi rotsuzluk bir balans kayması var gibi geldi bana. Belki de yanılıyorumdur ben anlamamışıdır şiirleri. Bir de siz bakın bakalım.
Zincire Vurulmuş Prometheus – Aeschylus
O zamanlardan bu zamanlara güzel bir tiyatro eseri.
Uçurum Konağı – İsmail Doruk
İnsanın iç dünyasını gösteren şiirler. Yaşanmışlıkların kalıntılarını okumak gibi…
İngiliz Posta Arabası – Thomas de Quincey,
Kısacık bir kitap ama çok sıkıldım. Bir an önce bitireyim diye çaba sarfettim…
II. Dünya Savaşı – Resimli Harp Tarihi – Donald Sommerville
Mükemmel bir tarihi kaynak çok beğendim. Tarihin en acımasız savaşlarından birinden yine karlı çıkanlar olmuş bunu çok göstermese de anlıyorsunuz. Tek eleştirim bu olabilir. O kazananlar hala en büyük güçler olarak devam ediyorlar ve hala öldürüyorlar. Adına ise bu kez “barış getirmek” diyorlar. İkiyüzlülük ve çıkar savaşları devam ediyor…
Kör Baykuş – Sadegh Hedayat
Ne yazık ki dedikleri kadar etkilenemedim. Okunmaz bir kitap değil elbette ama benim için herhangi bir okuma oldu.
Tabiat Ana Anlatıyor – Karl Ewald
Çok ama çok güzel bir kitap, sadece çocuklarınıza değil, herkese okutun bu kitabı.
Oda Müziği – Bütün Şiirleri – James Joyce
Şiir sanatı zor bir sanat kabul ediyorum. Anlamak da zor anlaşılmakta bunu da kabul ediyorum. Fakat bu kitapta kaybedilen zaman, boşuna giden bir zaman gibi düşünüyorum…
Malavika ve Agnimitra – Kālidāsa
Hint edebiyatına olan önyargılarımı kırmamı sağlayan kitaplardan biri oldu. Masalsı bir tragedya okumak isteyenler için tavsiyemdir.
Resos – Euripides
Oda Müziği ile ilgili sözlerimi bu kitap içinde tekrarlamak istiyorum.
Aforizmalar – Franz Kafka,
Aforizma okumayı seviyorum. Yazan kişinin iç dünyasını çok daha net anlamanızı sağlıyor. Bu yazan birde Kafka olunca anlaması daha bir keyifli oluyor.
Ars Poetica – Şiir Sanatı – Horace
Eski yazarlardan sıklıkla bahsedilmesi algıyı biraz yorsa da kısa olması ve güzel çevirisi sayesinde meraklısını tatmin edecektir diye tahmin ediyorum. Yazıldığı zamanlar daha iyi anlaşılmıştır mutlaka.
Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı – Pablo Neruda,
Şiir ayım oldu bu ay çok fazla şiir kitabı okudum. Fakat bu kitap okuduklarım arasında beni en az etkileyenlerden biri oldu. Çok övülen bir kitap ama bilemiyorum benim için sıradan bir okuma oldu.
Batman: Earth One, Vol. 1 – Geoff Johns, Gary Frank
Mükemmel Batman’in mükemmel olmadığı bir çizgi roman. Her ne kadar süper kahraman çizgi romanlarından sıkılsam da farklı bir yorumla okumak iyi olur diye düşündüm.
Batman: The Killing Joke – Alan Moore
Çok tat alamadım işin aslı ama sanırım bu artık benim süper kahraman önyargılarımdan olsa gerek. Kaldı ki çok haksız sayılmaz bu yargı. İngilizce geliştirme okuması ve jokerin nasıl bir joker olduğunu görmek için güzel olabilir.
Canistan – Yusuf Atılgan
Yusuf Atılgan’ın okuduğum en güzel eseri. Bu kadar kısa bir kitapta bu kadar uzun bir hayatı anlatması inanılır gibi değil. Sadece bir hayatta değil anlatılan, birbirine bağlanmış bir kaç yitip giden hayat…
Tatsız Bir Olay – Fyodor Dostoyevski
Bir zamanlar Rusya’sında numaralı memurların yaşadığı, kimine göre ufak, kimine göre büyük olayın anlatımı. Tabi Dostoyevski anlatımı ile. Mükemmel bir okumaydı tavsiye ederim.
Marianne’in Kalbi – Alfred de Musset
Kadınları kızdırmamak lazım, damarlarına basmamak lazım. Ha bir de zamparalık yaparken az biraz mantık kullanmak lazım. Tamam, aşkın gözü kör ama ölümün ki değil… Dikkatli olmak lazım.
Bilinen ve Bilinmeyen Tanrı – Samuel Butler
Vakit kaybı ne yazık ki… Farklı görüşleri okumayı severim ama bu kadar tek yönlü kitaplar oldukça sıkıcı. Yazarın emin olduğunu söylediği konular bizlere göre net olmayabilir. Bunları açıkladığını sanması ve bu açıklamalar yeterlidir diyerek kestirip atması ise çok tuhaf. Anlam yüklemek çok zor. Zaten karmakarışık olan bir konuda her şey zaten netmiş gibi hareket eden bakış açısı bana çok doğru gelmesi açıkçası.
Kartaca Kraliçesi Dido – Christopher Marlowe
Dipnotlar bir süre sonra yorucu oluyor. Konu ya işlenirken kafada dağılıyor ya da dağınık olarak geliyor. İçine girip, olayları kendi içimizde yaşayarak okuduğumuz tiyatro eserlerinden değildi benim için.
Adsız Devler – Pascal Bruckner
Uzun sürede bitti kısa bir kitap olmasına rağmen. Kitaba kötü ya da iyi diyemem Farklı iki hikâyeden oluşuyor. İkinci hikâye daha iyi gibi sanki ya da bana öyle geldi. Şiddet ve mizah iç içe, değişik bir hikâye okumak isteyenlere öneririm.
Dünyanın Sonundaki Dünya – Luis Sepúlveda
Ne desem bilemedim inanın. Bir süre Luis Sepulveda okumamayı planlıyorum…
Ne Kitapsız Ne Kedisiz – Bilge Karasu
Yine yeni bir zaman kaybı ile karşı karşıyayım. Pazar günümü güzel okumalarla geçireceğim derken, kitap adına kanıp, zaman kaybına uğradım. Sevenleri bana belki kızacak ama ne yazık ki bende ki durum bu. Dipnotlar, parantezler, sürekli bir dolaylı anlatım, okuyucuyu ne yerine koyma bilemediğim durumlar… Çok yorucuydu. Yarıda kitap bırakmama prensibimi gözden geçirmeme sebep bir kitaptı. Sevenlerinden tekrar özür dilerim.
Şimdi Sevişme Vakti – Sait Faik Abasıyanık
Bir hikâyesi kadar şiir kitabı, yazarın tüm külliyatını okurken arada bir mola niteliğinde.
Aias – Sophocles
Sophokles’in tiyatro eserlerini okumaya devam ediyorum. Şu ana kadar okurken etkilenmediğim olmadı diyebilirim.
Teşekkür Ederim – Daniel Pennac
Kitap değil de belki makale olarak yazılabilirdi diye düşündüm okurken. Yer yer bırakmayı zaman kaybımın neresinden dönersem kardır demeyi de düşündüm… Sahnede izlemek eminim daha iyi bir etki bırakacaktır.
Caligula / Bütün Oyunları 2 – Albert Camus
Albert Camus’un tiyatro eserlerinden bir diğeri. Iztırap yaşatan bir hükümdarın, kendi içinde yaşadığı ızdırıpla birlikte yaşadıkları. Kesinlikle okunmalı!