Skip to main content

Zor hatta çok zor bir ay geçirdik. Başımıza daha neler gelecek acaba diye düşünürken, gelebilecek belki de en kötülerden biri geldi. Askerimizin içinde ki hainlerin saldırısına uğradık. Çok canımız yandı, yanmaya da devam ediyor.

Böylesi zorlu zamanlarda kitaplara sığınıp, kafamızda oluşan öfkeyi, nefreti ve siniri bir şekilde atmaya çalışmak belki de yapılabilecek en iyi şey. Çünkü bu nefretle öfkeyle yaşayamaz insan. Unutmamak lazım, sadece unutmamak unutturmamak, içimizde her zaman iyi niyet olmalı, sevgi olmalı, hoşgörü olmalı. Bunlar olduktan sonra zaten gerisi gelecektir diye düşünüyorum. Ama bunları yapanların en ağır ceza ile cezalandırılmalarını da inanın çok istiyorum.

Bu ay hem tatil hem de İzmir seyahati derken oldukça iyi bir okuma ayı geçirdim. Durmaksızın okudum diyebilirim. Çeşmealtı’nda akşam serinliğinde kahvemi alıp, salıncağa uzandım ve okumaya başladım. Tatilim bitene kadar bu şekilde kaldım. Tabi arada denize de gittim. Tam olarak tatil anlayışım budur benim. Bunu yapabiliyor olmak bence en büyük lükslerden bile daha güzel. İzmir’e giderken götürdüğüm kitaplar bittiği için yeğenimden tavsiye ile birkaç kitap ondan aldım. Zaten okuma listemde varlardı ama erkene almak çok ama çok iyi bir tercih oldu. Şimdi o kitaplardan başlayarak okuduklarımdan bahsetmek istiyorum. En fazla ilgimi çeken ve okunası gördüğüm kitaptan başlayarak devam ediyorum.

Maymunlar Gezegeni – Pierre Boulle

Bu ayın en fazla aklımda kalanları bilim kurgu kitapları oldu. Çünkü bu ay bilim kurgunun en iyi örneklerinden ikisini okudum. Maymunlar Gezegeni ve Çocukluğun Sonu. Maymunlar Gezegeni ‘ne karşı bir önyargım vardı. Filmi gibi olduğunu sanıyordum ve klasik holivud tarzı sanmaktaydım. Fakat yeğenimin ısrarı ile başladığım kitapta gördüm ki durum hiçte öyle değil. Film ile alakası yok diyebilirim. Anlatılmak istenen çok ama çok farklı bir durum var. Eğer hala okumadıysanız hemen başlayın derim. Zaten o kadar akıcı bir şekilde okunuyor ki bir kaç saatte bitiyor.

Çocukluğun Sonu – Arthur C. Clarke

Yine bir bilim kurgu klasiği, tek kelime ile mükemmel bir kurgu. İlk 70-80 sayfada çok fazla ilerlemiyor gibi görünüyor. Hatta sıkıcı bile diyebilirsiniz belki ama sonrasında bir açılıyor ki sormayın. Kitabın ilk yüz sayfasından sonra elimden bırakamadım ve gece 03.00’e kadar okudum ve bitirdim. Elimden bırakamadım resmen. Finali ise hiç ama hiç tahmin edilemez bir final oldu. Bilim kurgu fanları zaten okumuştur ya da okuyacaktır ama bu türü seven sevmeyen herkesin okuması gerekiyor diye düşünüyorum.

Charlie’nin Çikolata Fabrikası – Roald Dahl

Roald Dahl’dan bir çocuk kitabı klasiği. Filmini zaten biliyorsunuz, filmi ile çok benzer ilerliyor. Çocuklara kesinlikle okutulmalı, büyüklere ise hemen okutulmalı bir kitap. En sevdiğim kısmını alıntı yapmadan geçemeyeceğim; “Televizyonlarınızı atın onlar yerine güzel bir kütüphane koyun!” Ben yıllar önce yaptım, tavsiye ederim!

Van Gogh – Michael Howard

Listenin aslında en başında olması gereken eşsiz bir eser. Van Gogh ile ilgili her şeyi hem de kelimenin tam anlamıyla her şeyi bulabileceğiniz eşsiz bir eser. Şiddetle tavsiye ederim.

Yakıcı Sır – Stefan Zweig

Stefan Zweig’in bir güzel kitabı daha. Çok basit bir konuyu bile bu kadar güzel anlatabilen yazar, yine bizlere psikolojik bir yıkımın izleri nasıl oluşur gösteriyor. Bir an önce okunması gereken kitaplardan.

Semaver – Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik Abasıyanık kitaplarına karşı bambaşka bir hissiyatım var. O kadar severek o kadar içten o kadar güzel bir dille yazılmışlar ki okumak değil de sanki dinlemek gibi. Tüm eserlerini bizlerle buluşturan İş Bankası Kültür Yayınları’na sonsuz teşekkürler. Belki bilmeyen vardır, aldığınız Sait Faik Abasıyanık eserlerinin tüm geliri Darüşşafaka’ya bağışlanıyor.

On İkiye Bir Var – Haldun Taner

Sait Faik Abasıyanık eserleri için olan hislerimin hemen hemen hepsi Haldun Taner eserleri için de geçerli diyebilirim. Çok samimi bir dille, tamamen bizden bir anlatımla yazılmış olan öyküleri ve oyunları, sizleri o yıllara, öykülerin, oyunların geçtiği yıllara götürecek ve orada güzel bir gezinti yapmanıza vesile olacak.

Güngezgini – Fabio Moon & Gabriel Ba

Ölüm ve ölmeden önceki bir kaç saatimiz nasıl olurdu acaba? Çok düşünmüşümdür bunu. Son zamanlarda neler yapıyoruz? O kısacık anların değerini ne kadar biliyoruz. Belki de hiçbir anın değerini bilmiyoruz. Fabio Moon ve Gabriel Ba bu konuyu o kadar güzel işlemişler ve bunu o kadar güzel bir kaç farklı hikâye ile anlatmışlar ki hayran kalmamak mümkün değil.

Atinalı Timon – William Shakespeare

Çok zengin Timon ve onun har vurup harman çalması. Elbette yanında ki yalaka sürüsü ile birlikte. Peki, gün gelip de Timon’un serveti biterse? O zaman dostu kalır mı yanında? Yine güzel mi güzel bir Shakespeare klasiği. Okunmasa olmazlardan.

Çocuklarla Beraber – F. Dostoyevski

Dostoyevski çocuk kitabı mı yazmış diye şaşırdığınızı görür gibiyim. Çok farklı tatta az biraz sert bir gerçekçiliğe sahip, ama etkileyici bir kitap, kesinlikle okunması gereken çocuk eserlerinden.

Sevgi Masalı – Samed Behrengi

Daha önce okuduğum Samed Behrengi masalları kadar olmasa da güzel bir masal kitabı. Olayların kurgusu biraz karışık gibi daha doğrusu bağlanmaları biraz daha büyükler için gibi geldi bana. Belki de daha önce ki okuduğum Samed Behrengi masalları çok daha fazla yer etmiştir aklımda o yüzden beklentim yüksek olmuştur.

Babil Yaratılış Destanı

Babil’de bulunan yazıtların dilimize çevrilmiş hallerini, güzel bir kitap olarak okuyabiliyorsunuz. O zamanlarda yaşananların bir çeşit belgesi. Farklı bir yaratılış hikâyesi okumak isteyenler ya da destanlara meraklı olanlar kaçırmamalı.

Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz – Miguel De Unamuno

En son öykü ve ikinci öykü etkiledi. Aile, kadın, erkek ilişkileri değişik bir açıdan aktarılmış.

Kırmızı Papağan – Jose Mauro De Vasconcelos

Nedendir bilinmez ama ilk kez bir Vasconcelos kitabını bitirmem çok uzun sürdü. Çeviriden mi kaynaklanıyor ya da benim okurken ki psikolojimden mi bilemiyorum ama bir yerde bir yanlışlık var bundan eminim. Yakın zamanda olmasada tekrar okumayı planlıyorum.

Paris’te Bir Osmanlı Sefiri: Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa Seyahatnamesi -Şevket Rado

Eski Türkçe ile yazılan seyahatnamenin anlatacağımız dile yaklaştırılıp bizlere sunulması büyük bir kazanç bizler için. O dönemleri sadece savaşlarla değil, kültürle sosyal yaşamla anlamamız için büyük fırsat.

Mükemmel Fotoğrafın Peşinde – National Geographic

Güzel bir başvuru kitabı denebilir. National Geographic tarafından hazırlanmış, güzel fotoğraflarla ve anlatımlarla okumaya değer bir kitap.

Tuhaf Öyküler – Galip Tekin

Galip Tekin’in tuhaf öyküleri devam ediyor. İlk ciltten sonra ikinci cilt çok daha iyi, çizgi roman severlere tavsiye ederim.

Masallar 6: Anadiyarlar – Bill Willingham

Masallar serisinin altıncı cildinde olayların başladığı yerlere gidiyoruz. Masal karakterlerinin gerçek yüzlerini görmeye hazır mısınız?

Şiir Nasıl Yapılır – Vladimir Mayakovski

Rus şairden şiirin nasıl yapılmaması gerektiğini anlattığı kitabı, her ne kadar kitabın adı şiir nasıl yapılır olsa da burada yazarın anlatmak istediği yapılmaması gerekenleri göstererek yapılması gerekeni insanlara buldurmak.

İntihar Şiirleri – Sefa Kaplan

Merak ederek başladığım bir şiir kitabı. İçerisinde intihar eden yazarlarla ilgili şiirler de bulunuyor. Farklı bir deneyim, tabi zaman varsa.

bu-ay-okuduklarim-temmuz-2016

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.