Skip to main content

O kadar hızlı geçiyor ki zaman hani derler ya göz açıp kapayana kadar aynen öyle. İnanın ben kendimi 30 larını geçmiş biri olarak hissetmiyorum, hissedemiyorum ve diyorum ki bu 30 lu yaşlar o kadarda büyük yaşlar değilmiş. Yirmili hanelerde iken yaşım, abimlere bakar “vay be 30 yaş ha ne büyük bir yaş” derdim. Şimdi ben o yaşlara geldim hatta iki yıl geçtim bile. Ama nedense kendimi “büyük” hissetmiyorum yaş konusu olduğunda.

Zaman çok hızlı geçiyor bu bir gerçek. Hatta gerçeğin en kötüsü diyebiliriz. Hızlı geçen bir zaman hızlı geçen bir ömür ve bu ömüre sığdırılmaya çalışılan binlerce şey. Eğer doğuştan şanslı değilseniz yada büyük bir miras sizin olmadıysa çalışmak zorundasınız. Bu çalışma o kadar büyük bir kısmını kaplıyorki hayatınızın aslında hayatınız çalışmaktan ibaret oluyor. Yaşamınızı sürdürmeniz gerekli bunun içinde maddiyat gerekli. Hepsi sistemin bize sunduğu berbat düzene uygun şekilde. Çalış para kazan hayatını bizim istediğimiz gibi sürdür ama sana verilen bu şansı yani hayatını kendi istediğin gibi yaşama. Yapmak istediklerin, hayallerin belki çok ileride yaşlandığında yapabileceğin şeyler. O zaman geldiğindede hayalini kurduğun düzende en fazla 5-10 yıl yaşa ve… Ne yazık ki herşey bu kadar, yani buraya kadar.

Yaş ilerledikçe bir çok şeyin kıymeti anlaşıldığı gibi yitip giden hayatlar, kaçırdığımız yaşamlarda akıllardan gitmiyor. Yada acaba şöyle yapsaydım nolurdu? nasıl bir hayat benimle olurdu? gibi bilinmez sorular geliyor insanın aklına. Kader dedikleri aslında her yol ayrımında hayatın sunduğu iki yoldan ibaret. Bize sunulan iki -yada daha fazla- seçenek ve onlardan birini seçmek zorunda olan bizler. Seçimin yapıldığı zamanlarda verdiğimiz kararın doğruluğu o zamana ait bir doğru o karar o zaman geçerli ve doğru. Sonrasında baktığımızda ise ya bizi gülümsetip ben napmışım böyle dedirten yada bizi pişman eden ve keşke dediğimizde içimizde kocaman bir burukluk oluşturan bir duygu yada adına her ne demek isterseniz o.

Henüz hayat ile ilgili ahkam kesip, şu şöyledir bu böyledir diyecek bir yaşta yada tecrübede değilim zaten ahkam kesen biri olmadım hiç ama ileri yaşlara gelip, hala bu blogda yazı yazabilirsem işte o zaman bunu yapabilirim, henüz değil. Şimdi yapmam gereken içimden geldiği gibi bu yazıyı yazıp, sonrasında az biraz burukluk az biraz mutlulukla geceyi geçirmek olacak. Ertesi gün yine iş hayatı, kurumsal dünya, plaza insanları arasındaki rolüme devam edip, hayatımı idame etmem gerekiyor. Sahte yüzler, sahte insanlar, yapmacık bakışlar ve sürekli olarak olmadıkları bir insanı olmaya çalışan, bin yıl yaşayacaklarını sanan, insanların ego savaşları. Bunları çekmek şart ne yazık ki, her hayal için emek ve zaman gerekiyor.

Peki doğum günü çocuğu olarak şu an ne istiyorum? Üstteki fotoğrafdaki bir yere gidip, bisiklete binmek, sonra suyu izlemek sessizliği dinlemek ve tekrar bisikletle dolaşmak ve huzuru bulmuş bir şekilde bunu birkaç kez daha tekrarlamak istiyorum. Peki bu imkanlı mı? şu an için hayır ama bunu yapabileceğim hayat için şu anki hayatımdan zaman satıyorum, çalışan her insanın yaptığı gibi.

Her geçen yıl, bilinmeyen ömrümüzü azaltıyor ve bizi bilinmez sona yaklaştırıyor. Çok klasik olacak belki ama bir hayat şansımız daha yok yada bin yıl yaşamak gibi. Ne bitişi belli ne başı belli. Bu kadar belirsizliğin ve az zamanın arasında kendimize yada egomuza anlam yüklemek yerine yaşayalım, sadece olması gerektiği gibi, elimizden geldiği kadar istediğimiz gibi yaşayalım. En azından istediklerini yapabilecek imkana sahip bir kitleyseniz, yapın sadece istediğiniz için yapın. Belki yarın bunu yapacak şansınız olmayacak belki bir yarın olmayacak.

Doğum Günü ve Bir Yaş Daha Yaşlanmak
Metin Yılmaz / 10.06.2014

2 Comments

  • Merve dedi ki:

    Bu gün benimde doğum günüm belki 30 yaşıma girmesemde yaklaşıyorum bu beni üzüyor her normal insan gibi aslında amaçsız gibiydim internette gezinirken ama sizin yazınızı okudum ve gerçekten hisselerinizi çok güzel dile getirmişsiniz her kelimesine katılıyorum yazınızın ve yazınız bana iyi geldi sanırım uzun zamandır aradığım terapi gibi oldu ellerinize sağlık..

    • Mehmet dedi ki:

      Şuan 29 oldum olmak yada şöyle söyleyeyim yasamak istiyormuyum onuda.bilmiyorum ben gülmesini eğlenmesini insanlara sevgi ile yaklaşmasını yeri geldimi sevmesini saygi duymasini acimasini bilen biriyim yada biriydim ömrüm bitiyor. Bunun bittiğini görerek bu dunyada bu kadar kendini değiştirmiş insanlari gördükçe bu hayati böyle yasayamam gibi sorular var aklimda ne yapcami ne düşüncemi bilmiyorum gerçekten bilmiyorum..

      Senin dedigin gibi suan saat gecenin 01.00 i kendime bir yol çizmek icin yön aramak icin dolasiyordum sizin mesaj inizi okudum ne kadar guzel yazmissiniz banada iyi geldi bu hayat bize sunuldu bizi bu hayati sunan ALLAH için yaşamımıza devam etmek bize.bir şans sunulcak o sans i beklicem ben
      Iyi geceler.

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.