Skip to main content

Son zamanlarda doğru dürüst, iyi bir oyunculuğa sahip, kaliteli bir film seyredemediğimden, sinemadan umudumu kaybetmeye başlamıştım. Bir tür darboğaz, bir tür sistem sorunu diye düşünmüştüm. Fakat, Joker öyle bir geçti ki, ardından seyre daldık. Daha filmin başladığı ilk beş dakikada ben bu filmi tekrar ama tekrar seyrederim dedim.

DC evreni? Yok değil çok şükür…

Oyuncak satışlarının, sanattan çok ama çok daha önemli olduğu günümüzde, elbette süper kahraman zırvaları yapılacaktı. İşin kötüsü bu yapılanlar vizyonları kaplayacak, kaliteli ve iyi olan değerini asla bulamayacaktı. Marvel ve DC çizgi roman dünyasındayken bile az biraz zorlarken, vizyonlarda çok ama çok daha zorladı. Elbet işin ticari boyutu önemliydi ve bu yapılan filmlerin, 12-16 yaş aralığında bir seyirci kitlesi vardı. Bunu zaten yönetmeninden oyuncusuna herkes farkında. Fakat bir diğer sorun, kalitenin inanılmaz seviyelere gelmesi. Hep aynı senaryo, hep aynı dünya kurtarma ve hep aynı aynı aynı…

Bu kısır döngü içinde karakterlerin gelişimi de hiçe sayılıyor, çizgi roman zamanında beğeni ile takip ettiğimiz karakterler, vizyonda bambaşka şeyler yapabiliyorlar. Bu konulara daha fazla girmek istemiyorum aslında. Sadece Joker filmini bu kısımdan uzaklaştırmak, aynı kefeye koymak istemediğimi söylemek istiyorum. Evet, Joker bu bölümden çok ama çok uzaklarda bir yerlerde değerlendirilmeli.

Kaliteli bir film seyretmek

Film ile ilgili tek bir paragraf yazacak olsam, mükemmel oyunculuk, çok iyi bir senaryo, çok iyi müzikler, mükemmel detaylar ve harika bir sinematografi yazardım. Film bundan çok daha fazlasını hak ediyor elbette. Bakalım aklımda kalanları ne kadar güzel bir biçimde yazabileceğim.

Öncelikle Joaquin Phoenix ve onun muhteşem oyunculuğuna değinelim. Joaquin Phoenix’i Her filminde de çok takdir etmiştim hatırlarsanız. (Bknz. Her) Kendisinin, kendisine has, karakterine uygun bir oyunculuğu var. Her karaktere uyan mı demeliydim? Joker olarak da inanılmaz güzel bir iş çıkartmış. Gerek dansları, gerek mimikleri, gerek o gülüşleri tek kelimeyle mükemmel olmuş. Filmin en başından itibaren bize kaliteli bir şeyler vereceğini, oyunculuğu ile gösteren bir oyuncu.

Joker, gerçek bir doğru

Filmin konusuna kabaca değinecek olursak, Joker karakterinin, nasıl Joker olduğunu, toplumdan nasıl uzaklaştığını öğreniyoruz. Pek sıradan bir insan olmayan Arthur Fleck’in psikolojik sorunlarını, yaşamının zorluklarını görüyor ve insanların ona olan anlayışsızlığını, kabalıklarını ve acımasızlıklarını görüyoruz. Toplumun ona sunduğu daha doğrusu ona sunmadığını, onu nasıl görmezden geldiğini ve defalarca kere nasıl üzerinden geçtiğini görüyoruz.

Doksanlarda çizgi roman okumalarıma yeni başladığım zamanlarda tanıştığım Batman karakterini, nedendir bilmem çok fazla samimi bulamamıştım. Bir türlü sevemediğim, ama bir yandan da sevmek istediğim bir karakter olarak görüyordum. onun o öldürmeme halleri, herşeyin doğrusunu yapma çabası, iyiliğin biraz da aptallık karıştırılması hallerini doğru bulmuyordum. Daha doğrusu gerçekçi gelmiyordu. Ama Joker çok daha gerçek çok daha doğru şeyler söylüyordu. İnsanlar hakkında, toplumların düzeni hakkında, kaos hakkında hep en doğru yaklaşımı yapıyordu. Belki de bu yüzden, bu karakterler arasında, hatta tüm bu süper kahraman karakterleri arasında en saygı duyduğum karakter Joker olmuştu.

Bu kadar doğru ve aslında gerçek olan bir karakterin, iyi bir orijin filminin olmasını hep istemiştim. Hatta Dark Knight ile Joker’i bambaşka bir noktaya getiren, duygularımızın tercümanı olan Heath Ledger ile bir güzel Joker olur mu devam eder mi bu düş diye düşünmüştüm. Maalesef erken gelen ölüm, Heath Ledger gibi bir iyi oyuncuyu bizden aldı. Fakat ondan hiç geride kalmayan hatta bazı noktalarda karakteri derinleştiren Joaquin Phoenix ile beraber Joker hayalimiz yeniden canlandı.

Joaquin Phoenix tekrar Joker olmayacağını söylemiş. Zaten bu filmden sonra Joker olacak oyuncunun vay haline… Heath Ledger ile birlikte böylesi iki oyunculuktan sonra Joker olmak hiç kolay olmayacaktır.

Detaylar ve çizgi roman göndermeleri

Filmin Taxi Driver ile benzerlikleri olduğunu duymuşsunuzdur. Evet, ana karakterin, hayallerde yaşaması oldukça benzer, doğru. Kötü biri olmaya başladığında özgüveninin yükselmesi de doğru. Robert de Niro’nun oynadığı bir başka film olan King of Comedy ile benzerlikler olduğu da söyleniyor. Bu filmi seyretmedim fakat benzerlikleri olan bölümleri inceledim, evet var. Fakat bu bir benzerliklerin, benzerlikten ziyade, bir tür selam çakma gibi geldi bana. Çünkü aynı oyuncu ile yıllar sonra yine çalışılıyor ve o oyuncu bu kez diğer tarafa geçip, önceki karakterden başka bir karakter oluyor.

Çizgi roman okuyucularının çok beğendiği, Frank Miller’ın Batman – Kara Şövalye Dönüyor adlı çizgi romanından bazı sahneler var. Örneğin çizgi romanda da bir tv showa katılıyor ve orada konuklardan birini öpüyor. Sonrasında o çizgi romanda da yapacaklarını net bir şekilde söyleyen Joker, programın gidişatını filmdeki gibi değiştiriyor. Bir diğer çizgi roman ise Öldüren Şaka. Bu çizgi roman, en beğendiğim çizgi romanlar arasında ilk ona girer tahminim. Bu çizgi roman kitaplığımda olduğundan, film sonrası hemen alıp baktım ve doğru hatırladığım sahneleri gördüm. Örneğin bu çizgi romanda tek bir kötü gün geçirmenin yeterli olacağını söyler Joker. Normal insanlar ile arasında olan fark sadece tek bir kötü gündür.

Joker tarihi ve edebiyatı

Çizgi roman dünyasına yakın, tüm Batman filmelerini seyretmiş, Christopher Nolan’ın eşsiz Dark Knight filmini seyretmiş olan birisi, bu filmi çok ama çok daha iyi anlayacaktır. Ayrıca filmde geçen bazı sahnelerde ne alakası var şimdi bu sahnenin diye düşünülebilecek bir yerde bile örneğin Charlie Chaplin filmini seyreden zenginlerin olduğu sahnede bile çok net bir anlatım var. Uçurumun kenarında dolaşan bir Charlie Chaplin görüyoruz. Uçurum, deliliğe yakınlık ama aynı zamanda erdem için de kulalnılan bir metafordur.

Delilik, hiç bir şeyi ciddiye almama hali ve korkusuzluk gibi hallerle açıklanır. Shakespeare, Moliere ve antik eserlerin bir çok tiyatrosunda soytarı ya da deli karakteri, herşeyin farkında olan, ama bir türlü insanlara anlatamayan karakterdir. Daha doğrusu anlatır, ama kimse onu dinlemez. Ana karakter yaptıklarının çok doğru olduğunu düşünür ama yanlışa doğru hızla gitmektedir. Toplumun ona verdiği kahramanlık görevi bunu gerektirdiği için, o böyle yapmalıdır.

Film müziklerinin etkisi

Bir filmin bence en önemli noktası müzikleri. Bu detayı yönetmen de görmüş olmalı ki müzikler ile oldukça iyi çalışmışlar. Hildur Guðnadóttir adlı nevi şahsına münasır kişinin, yer yer gerim gerim gerdiği, bölüm bölüm hüzünlendirdiği muhteşem müzikleri ile film başka bir boyuta götürüyor insanı. Sinemada hemen önümde oturan insanların, “o kadar gerilim filmi seyrettim bu kadar gerilmedim!” söylemlerinin ne kadar doğru olduğunu anlatamam.

Müzikler için kullanılan psikolojik bir etkiden daha bahsetmek isterdim fakat bu konuyu başka bir yazı konusu yapmayı planlıyorum. Film müzikleri konusunda çok ince detaylara giren Hildur Guðnadóttir, Hans Zimmer, Jóhann Jóhannsson, Max Richter gibi bestecileri tekip etmenizi öneririm.

Daha çok fazla yazılacak şey var bu film ile ilgili. Özellikle Joker karakterinin aslında ne dediği ile ilgili. Fakat bir kaç kere daha seyrettikten sonra eklemeyi düşünüyorum. Zaten bu film daha şimdiden efsaneler arasında yerini aldı. Daha çok zaman konuşacağımız, bir güzel filmimiz daha oldu.

İyi seyirler.

IMDb 10/10
Joker

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.