Bu sefer sizlere, keşfettiğim daha doğrusu internette bulduğum bir kaynağı göstermek istiyorum. 1631 Recordings. Bu site içerisinde fazlasıyla iyi müzik yapan kimselerin albümleri bulunmakta. Bunları site içerisinde dinleyebiliyorsunuz. Eğer beğenirseniz de satın alabiliyorsunuz. Satın alma dediğime bakmayın rakamlar çok ama çok düşük. 1 Euro gibi bir fiyata albüm satın alabiliyorsunuz. Read More
Yine yeni yeniden güzel mi güzel besteleri ile bir piyanist daha tanıştırıyorum sizlerle. Aman ne büyük bir marifet yapıyorum. Marifet mi değil mi bilemem ama blog yazmanın şanındandır böyle söylemler. Diyorum ve karşınızda Avustralyalı piyanist Sophie Hutchings. Read More
Bildiğiniz gibi müzisyen keşiflerimi sizlerle paylaşıyorum. İşte yeni bir keşif daha sizlere, Ben Lukas Boysen. Kendisi müzik tasarımcısı bir insan. Yaptığı müzikler bizleri alıp götüren, dört bir yanımıza huzur veren türde müzikler. Yeri gelidğinde hüzünlendiriyor, yeri geldiğinde tebessüm ettiriyor. Bu yeri tabi size göre geliyor gidiyor. Adam ne yapsın sizin gel gitlerinize. Read More
Hadi buyurun size bir mükemmel keşif daha. A Winged Victory for the Sullen. Evet, adı biraz uzun olabilir ama ne yapsınlar müziklerinin kalitesini anlatmak için daha azı ile yetinememişler. İsme göre kalite analizi yapmak kadar aptalca bir şey yaptım evet. Neyse giriş yazıları ile ilgili sorunumu biliyorsunuz ne de olsa. Konuya geri dönelim buyurun. Read More
Nils Frahm son dönem keşiflerinden değil aslında çok daha eskilerden bir keşif. Nasıl olmuş da bu kadar zamandır paylaşmamışım şaşkınlık içerisindeyim. Mutlaka yazmışımdır diye düşündüğümden, Nils Frahm’ı yazmak hiç aklıma gelmedi. İnsanoğlu işte ne kadar aciz olduğunu her yerde açık ediyor. Bi bak değil mi ama. Neyse geç kalınmış da olsa bizimdir her keşif diyoruz ve okumaya başlıyoruz. Read More
Kitabınızı aldınız elinize, kahvenizi koydunuz sehpaya, tam okumaya başlayacaksınız ki bir de aklınıza ne geldi? Bir müzik lazım şimdi bana bir kayık, zulada bir kaç… Yok, bu o değildi bir saniye. Girişleri güzel yapayım derken hep bir karışıklık oluyor. Tamam, toparlayacağım siz içeri gelin Brian Crain’den bahsedeceğim. Read More
Buyurun size bir tane daha piyanist üstü piyanist yeteneğe sahip, insanımsı piyanist! Ludovico Einaudi. Hayır, anlamıyorum. Nereden geliyor, nerede yetiştiriliyorlar? Nasıl oluyor da oluyor? Zaten onlarca soru varken kafamda, bir de bunlara cevap bul işin yoksa! Hadi ateistler buna… Neyse bu şaka çok yapıldı tat vermiyor artık. Read More
Şimdi sizlerle piyano çalan bir sanatçıyı değil, piyanoyu yaşayan, bu yaşadığını bizlerle de yaşayan, hatta yaşadıklarımız ile eşleyen bu eşleme sonucuna göre bizi istediğimiz yerlere götüren -kimi zaman istemediğimiz- bir sanatçıyı paylaşmak istiyorum. Ne kadar iyi olabilir ki? Bu abartı niye? diye söylenmeden önce açın ve dinlemeye başlayın. Yaptığınız her ne varsa o yaptığınız şeyi bırakın hemen. Eminim Max Richter dinlemekten daha iyi bir şey yapmıyorsunuzdur şu an. Tamam bu çok iddalı oldu kabul. Read More
Takın kulaklığınızı sesi çok açmadan bırakın kendinizi Evgeny Grinko’nun sizi alıp götürdüğü yere doğru. Hafif hafif sürüklenerek geçmişlerde ya da hiç gelmeyecek olan hayal geleceklerde bırakın kendinizi bu müziğe. Zaten ne var ki elimizde hayallerimizden başka. Sadece bunu mu yapabiliyoruz evet bunu yapabiliyoruz o zaman onuda en iyi şekilde yapalım. Kuralım düşlerimizde yemyeşil ovada koşan çocukları. Hemen arkalarından gidelim sevgilinin eli elimizde, gözleri gökyüzünde yüreği yüreğimizde. Koşalım gidelim olmak istemediğimiz bu beton çölden. Bırakmayalım ellerimizi bırakmayalım düşlerimizi bu yalan dolan gürültülerin arasında. İşte tam bunları yaparkende fonda Evgeny Grinko çalsın. Çünkü en çok o yakışır bu güzel tabloya… Read More
[…] İletişim […]