Haydi gelin bir distopya yazalım. Bir ülke düşünün, vicdanıyla, ahlakıyla, dini bütün olmakla övünen. Her daim, her şeyi en iyi yaptığını söyleyenlerin yönettiği, ama sadece onların zenginlik içinde yaşadığı bir ülke. Halkın ise günbegün fakirleştiği bir ülke düşünün. İnsanların mutsuz, bitkin, gelecekten umutsuz, elinde tek şeyi olan yaşamayı bile yapamadığı bir ülke. Her geçen gün daha fazla acı çekenlerin olduğu bir ülke düşünün. Read More
Deprem, hiç yokmuş gibi yaptığımız, deprem. Yine, yeniden aynı şeyleri yaşattı bizlere. Yaşanan acılardan hiç bir şey öğrenmeyen, öğrenemeyen ülkemiz bir kez daha yaşadı, artık yaşamaması gerekenleri. Sadece halk değil elbet suçlular. En büyük suçlular hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiler bu kez. Geçen seferlerde de olmuştu ama bu kadarı hiç olmamıştı. Çünkü yeni Türkiye denen bu acımasız Türkiye. Artık sadece bağıranların, sövenlerin, güçlülerin, gücünü şiddet yoluyla gösterenlerin, maddi gücünden başka hiç bir şeyi olmayanların ülkesi haline geldi. Bu kadar kötü bir duruma bile gelişmekteyiz diyenlerin, korku ile yönetilen ama kılıfı yırtık pırtık olsa da demokrasi olan bir ülke artık. Read More
İlk yazımda sizlere dişçi travmalarımı anlatmaya çalıştım. Bu yazımda ise sizlere bu travmaların nasıl geçtiğini aktarmaya çalışacağım. Yani bu yazıda güzel şeylerden konuşacağız. Travma yok, korku yok, ağrı yok. Buyrun başlayalım. Read More
Dişçi korkusu olmayan var mı? Elbette vardır ama az biraz da olsa düşündüren bir durum öyle değil mi? Kabul edelim kolay bir hal ve durum değil. Benim için dişçi korkusu, en büyük korkular listesinin başında yer alıyor. Evet, kırklı yaşlara merdiven dayadım, evet, sağlık için bunlar gerekli hepsini biliyorum ama bu korku başka bir korkuydu hep. Fakat, geçtiğimiz sonbaharda, bir arkadaşım Dentince diye bir yeri önerdi. Aradan geçen beş ay sonunda, tedavim ile ilgili her işlem çok iyi gitti ve gitmeye devam ediyor. Bu yazımda sizlere, kısaca başımdan geçen kötü dişçi anılarımı ve sonrasında Dentince ile hangi aşamaya geldiğimizi anlatacağım. Buyrun Dişçi Korkum ve Dentince Read More
Ofisteyim. Beyaz yakayız, normaldir. Bilgisayarın karşısında yaz babam yaz. Herhalde bir gün kurtaracağız kurtulamayasıca dünyayı. Tam karşıma bir ekran uzatıyor arkadaşım. Sonra o sözler dökülüyor ağzından; “Ferhan Şensoy vefat etmiş” Ne? Nasıl? Benzeri bir kaç titrek ve şaşkın söz sonrası, değildir, yalan haberdir diyor kafamın içinde birileri. Değilmiş. Ülkede hemen her haber yalan, ama bu haber doğru haber. İçinde Ferhan Şensoy geçiyor, nasıl yalan olsun ki? Read More
Hepimiz hatırlarız sanıyorum bu güzel insanı. Güzelliği konusunda hepimiz hem fikiriz. Ama bir dönem zekası ile ilgili sorun oldu. Meşhur sözü “Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi?” sonrasında. Evet, ilk duyulduğunda büyük bir sorun teşkil ediyor. Çok ayrıştırıcı bir söylem. Ötekileştirme, aşağılama vs. ne derseniz artık gelir ardından. Aslında biz bunu cahil oy ile cahil olmayan oy olarak kullansak çok daha iyi ve güzel. Aysun Kayacı deyişi ile benim oyum, senin oyun. Read More
Çok uzun zaman önce bu blog sayfamda youtube yasaklaması ile ilgili bir yazı hazırlamıştım. O zaman yine aynı iktidar, yine aynı yasaklama mantığı vardı. 10 yıl önce bu işlere ufak ufak başlanmıştı. O zaman daha az hissettiriyorlardı. Çünkü kitlelere bir anda yaptırım uygulamaya kalkarsanız bunun sonucunda ters reaksiyon almanız daha olası. Ama şimdi Türkiye bu durumda değil. Artık her yapılamaz, daha yapılır durumda. Read More
Dünyamız bir kez daha salgınla uğraşıyor. Hemen her salgında olduğu gibi başlangıç noktamız bir kez daha Çin. Şaşırdık mı? Elbette hayır. Bu kısımda yorum yapmamaya özen göstererek, hızlı bir biçimde ülkemizde yaşananlara geçmek istiyorum. Çünkü bu kısım ile ilgili bir çözüme gitmemiz olanaksız. Ülkemizde çözüme gitmek de olanaksız fakat bir kaç kişi bile olsa farkındalık yaratmak mümkün. En kötü ihtimalle kendi kendine ders çıkarma yapmış oluruz. Evet, corona ile neler öğrendik bakalım. Read More
Türkiye’de çıkan kaliteli kitap dizilerinden bahsetmeye devam ediyorum. Bu kez konumuz Türk Edebiyatı Klasikleri. Eminim her kitap okurunun kendi kendine sorduğu sorulardan biridir şu soru; Türk Klasiklerini hangi baskıdan okumalıyım? ya da Türk Klasikleri çok dağınık bir halde ve hangisinden başlayacağımı bilmiyorum acaba ne yapmalıyım? Read More
Son bir kaç haftamı alt üst eden müzikler var. Daha doğrusu alt üst olmuş haftalarımın arka planında çalan parçalar. Belki de parça parça hayallerin, yıkılmış güvenin, kırılmış bir için, iç çekişi sırasında duymak istediği ezgilerinin, başka birileri tarafından müzik haline getirilmiş halidir yaptıkları müzik. Emin değilim. Ama iyi, daha doğrusu güzel geldiğini, az biraz daha anlaşılabilir kıldığını söyleyebilirim, anlaşılması zor olan şeyleri. Kısacası dinleyin işte. Read More
[…] İletişim […]